ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
ALLAH-MUHAMMED -YA ALİ.

Vahdetin sırrına ereyim dersen
Vucudun şehrine gireyim dersen
Tüm alemi aynı göreyim dersen
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Küntü kenzin sırrına ermek için
Tüm alemi kendinde görmek için
Hakk sende olduğun bilmek için
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Enel Hakk sırrına erişmek için
Tüm varlığı bir gözle görmek için
Vahdeti vücuda ulaşmak için
Önce kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Hakkı Baba Hakk'ı bileyim dersen
Hakk'a Hakk-el yakin olayım dersen
Sen kendi kendini bileyim dersen

..ÖNCE KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEN GEREK..

..Dönen dönsün yolundan ,Ben dönmezem yolumdan..

Join the forum, it's quick and easy

ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
ALLAH-MUHAMMED -YA ALİ.

Vahdetin sırrına ereyim dersen
Vucudun şehrine gireyim dersen
Tüm alemi aynı göreyim dersen
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Küntü kenzin sırrına ermek için
Tüm alemi kendinde görmek için
Hakk sende olduğun bilmek için
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Enel Hakk sırrına erişmek için
Tüm varlığı bir gözle görmek için
Vahdeti vücuda ulaşmak için
Önce kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Hakkı Baba Hakk'ı bileyim dersen
Hakk'a Hakk-el yakin olayım dersen
Sen kendi kendini bileyim dersen

..ÖNCE KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEN GEREK..

..Dönen dönsün yolundan ,Ben dönmezem yolumdan..
ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Osmanlı kimdir
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel

» Türk tarihi
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel

» site trafiğimiz
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel

» forum resimlerimiz
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel

» Melamiyye
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel

» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin

» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin

» BİZİM SAYFAMIZ
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin

» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu 4Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin

Nisan 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930     

Takvim Takvim

Galeri


Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu Empty
Ortaklar
bedava forum

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Sosyal yer imi

Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL adresi saklayın ve paylaşın

Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel

Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu

Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu

Aşağa gitmek

yeni.1 Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu

Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 27, 2014 7:12 pm

 Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu, Kavmi Kimlerdir?

Yezîd; Hz.Muhammed’in sevgili torunu ve “Ehl-i Beyt”ten olan Hz.İmâm
Hüseyin’i, Kerbelâ’da susuz ve zulm ile şehit eden, İslâmlıkla,
Müslümanlıkla alâkası olmayan bir din düşmanı ve dinsiz bir zalimdir. 
Dünya yüzünde hiçbir millet yoktur ki;
Yezîd’i bu yaptığı zulümlerden dolayı haklı görmüş olsun. Yalnız
Müslümanlar değil, başka dîne mensup olan kavimler bile, Yezîd’in
yaptığı bu zalim hareketi lânetlemişler ve Süfyan oğullarının ne kadar hâin ve gaddar bir zalimler topluluğu olduğunu anlamışlardır.
Yezîd’in soyunu ve kavmini inceleyecek olursak;
Kendisi Ebû Süfyan’ın torunu, Muâviye’nin oğlu ve Emevi sülâlesinin dinsiz zalimlerinden biridir. 
Bu Emevi sülâlesi ta başından beri; İslâmiyet dînini kuran
Hz.Muhammed’e, İslâmiyet dînini yaşatan Hz.Ali’ye ve “Ehl-i Beyt’e”
ezelden düşmandı. Çünkü Hz.Muhammed ve “Ehl-i Beyt’i” Haşimiler
sülâlesindendi.
Yezîd, Şâm Vâlisi olan düzenbaz, hilekâr, “Ehl-i Beyt” ve din düşmanı
babası Muâviye’nin ölmesi üzerine, onun yerine saltanata geçmiş ve
babasının yaptıklarını aratmayacak zulüm ve zalimlikler yapmıştır.
Yezîd’in bütün hayatı zevk, sefa ve dinsizlik ile geçmiştir. Yezîd’in
tek amacı; “Ehl-i Beyt”ten hayatta tek kalan Hz.İmâm Hüseyin’i
yeryüzünden kaldırmak ve haksız olarak işgal ettiği makamda, kendi
aklınca ilelebet hüküm sürmekti.
Kısa zaman içinde ard arda mesaj yazıldığı için sistem tarafından mesajlar birleştirilmiştir (otomesajdır, Alevimen)
2. Yezîd Bu Zulmü Neden ve Niçin Yapmıştır?
Bir mazlûm olan “Ehl-i Beyt”in göz nûru Hz.İmâm Hüseyin’e, bu zulmü ve
zalimliği bir insan nesli nasıl, niçin ve neden yapmıştır? Bunun
nedenlerini, bu dînin mensupları olarak bilmemiz, incelememiz ve
anlamamız gerekir.
Yezîd bu zulmü ve zalimliği iki nedenle yapmıştır:
Yezîd’in bu zulmü ve zalimliği yapmasının birinci nedeni; 
Emevi sülâlesinin, Hâşimi sülâlesine olan ezeli düşmanlığından dolayıdır. 
Emevi sülâlesi, Hâşimiler sülâlesinden ve Hâşimileri temsil eden
Hz.Muhammed ve Hz.Ali’den nefret ediyorlardı. Bu nedenle; Yezîd’in
dedesi Ebû Süfyan, İslâmiyet’in kuruluşunda, başlangıcında İslâm
dîninin kurucusu Hz.Muhammed’e karşı savaşmıştı. Babası Muâviye, İslâm
dîninin ayakta kalması için her türlü fedakârlığı yapan Şah-ı Velâyet
Hz.Ali’ye karşı savaşsmıştı. 
Muâviye aynı zamanda; Hz.İmâm Hasan’ı da, karısı Câde’yi kandırarak
zehirlettirmiş, zalimliğini göstermiş ve Hz.İmâm Hasan’ı şehit
ettirmiştir.
Yezîd’in kendisi de, Hz.Peygamber’in sevgili torunu ve Hz.Ali’nin oğlu
Hz.İmâm Hüseyin’e düşmandı. Bu düşmanlığın temelinde ise; ezeli bir
hasetlik ve çekememezlik vardı.
Hâşimilerden olan Hz.Muhammed’in sülâlesinde ve “Ehl-i Beyt”inde; 
Din, hak, adâlet, doğruluk, sadâkat, iyilik, mazlumluk ve bütün güzellikler vardı.

Emevilerden olan Ebû Süfyan’ın sülâlesinde ve Yezîd kavminde ise;
Dinsizlik, haksızlık, adâletsizlik, eğrilik, sadâkatsizlik, kötülük, zalimlik ve bütün çirkinlikler vardı. 
Emevilerin bütün gayesi;
İslâmiyet dîninin kurulmasını önlemek, İslâmiyet’i ortadan kaldırmaktı.
Çünkü getirilen yeni din, onların menfaat ve çıkarlarına uymuyordu.
Emeviler bu nedenle eski putperestliklerini aynen devam ettirmek
istiyorlardı. Emevilerin bütün ticari gelirleri bu düzen üzerine
kurulmuş idi.
Emevi sülâlesi;
İslâmiyet’in kuruluşundan beri, hiçbir zaman samimi olarak inanıp
Müslüman olmamışlardı. Emeviler; İslâmiyet’in ilk yıllarında da, ilk
Müslüman olan yoksul, kimsesiz Müslümanlara çok eziyet ve işkenceler
yapmışlardı.
Ancak Hz.Muhammed; Medine’de İslâmiyet’i ve dîni kurmuş kuvvetlendirmiş olarak, Mekke-i Mükerreme’yi feth etmeye gelince;
Emevî sülâlesinden Ebû Süfyan ve kavmi, bu fetih karşısında acı
mağlubiyeti kabul etmişler ve hiç savaşmadan Zülfekâr’ın korkusundan
güya Müslüman olmuşlardı.
Emeviler; başlarını keskin kılıçlardan kurtarmak ve maddi menfaat
sağlamak için İslâmiyet’i kabul etmiş görünerek, İslâm bayrağı altına
girmişlerse de, fırsat gözlemişler ve ilk fırsatta baş kaldırmak için
geçici bir zaman susmak zorunda kalmışlardı.
İslâmiyet tarihini yakından, gerçek kaynak kitaplardan incelediğimiz zaman bakıp görüyoruz ki;
Emeviler, Hz.Muhammed’in Hak’ka kavuşmasından hemen sonra gerçek
karakterlerini, iki yüzlülüklerini göstererek, Hz.Peygamber ve “Ehl-i
Beyt’i”ne olan içlerindeki ezeli kini, düşmanlığı ortaya koymuşlar ve
her türlü zulmü, zalimliği yapmışlardır.
Emevi sülâlesinden olan Muâviye ve oğlu Yezîd;
Hile ve entrika ile geçirdikleri o makamlarda, din adına rahat
oturamıyorlardı. Çünkü, haksız yere işgal ettikleri o makamların gerçek
sahipleri kendileri değil,“Ehl-i Beyt” idi. Muâviye ve oğlu Yezîd
bunları çok iyi bildiklerinden; din ile İslâmiyet ile insanlık ile hiç
alâkaları olmadıklarından ve de zalim olduklarından dolayı, o makamın
ve dînin gerçek sahipleri olan “Ehl-i Beyt’e” ve onları sevenlere her
türlü zulmü, zalimliği yapıyorlardı.
Muâviye’nin bunları yapmaktaki asıl maksadı; 
Haksız yere, hile ve entrika ile ele geçirdiği bu saltanatı, kendisi
öldükten sonra da oğlu Yezîd’e, saltanatı rakipsiz bırakmak içindi. Bu
saltanatlarına engel olacak, rakip olarak gördükleri tek kişi de “Ehl-i
Beyt”ten hayatta kalan Hz.İmâm Hüseyin idi. Çünkü Hz.İmâm Hüseyin,
Muâviye’ye biât etmemişti. Bütün hayatı; hile, entrika, zalimlik ve
dinsizlik ile geçen Muâviye, öldükten sonra saltanatın başına oğlu
Yezîd geçti. 
Yezîd saltanatın başına geçince;
Hemen Hz.İmâm Hüseyin’e haberler göndermişti. Yezîd’in, Hz.İmâm
Hüseyin’den bir tek isteği vardı. Kendisinin halifeliğini kabul ve
tasdik edip, biât etmesini istiyordu.

Hz.İmâm Hüseyin;

İslâm Peygamberi’ne bütün varlığını fedâ eden, Hz.Peygamber’in ruhu,
kalbi mesabesinde sayılan ve bu sebeple İslâm Peygamber’i tarafından;
“Benim ruhum, benim etim, benim kanım, benim nefsim” dediği ve “Dünyada
ve âhirette benim kardeşim yalnız Ali’dir” sözleriyle övdüğü İslâm
âleminin velîsi, velîler şahı Aliyyel Mürteza’nın oğludur.


Muâviye’nin oğlu Yezîd’in;
İslâm dînini ortadan kaldırmak istemesini hoş görenler olabilirdi,
fakat buna Hz.İmâm Hüseyin tahammül edemez ve buna mani olmak için
hiçbir fedâkarlıktan çekinmezdi.
İslâm Peygamberi’nin sevgili torunu ve velîler şahı Aliyyel Mürteza’nın bu kıymetli oğlu;
Dedesinin ve babasının eseri olan İslâm dîninin yok olmaması için, her
şeyini fedâ etmekten ve kendisine canı gönülden bağlı evlâd-ı ayali 72
yaranıyla, Kerbelâ çöllerinde susuz ve zulm ile şehit olmayı göze
almaktan ve şehâdeti kabul etmekten kaçınmazdı. Çünkü “Ehl-i Beyt”in,
ezelde ve gelecekteki bütün olaylardan önceden haberleri vardı.
Hz.İmâm Hüseyin, Kerbelâ’da sevdiklerini gözlerinin önünde birer birer
şehit verirken, son olarak kucağına 1,5 yaşındaki oğlu Ali Asgar’ı
almış ve Yezîd’in cahil askerlerine;
“Ey zalimler, bana ve benim sahabelerime bir içim su vermediniz ve
onları susuz şehit ettiniz. Bilirsiniz ki; İslâm akidesince bütün
çocuklar Müslüman olarak doğarlar. Şu gördüğünüz 1,5 yaşındaki çocuk
masûmdur, Müslümandır ve hatta Muhammed-ül Mustafa’nın kızı Fâtıma’tüz
Zehra’nın torunudur. Bu masûm susuzluktan ölüyor. Bu çocuğa olsun,
Allah’ın herkese ihsân ettiği sudan bir içim su veriniz” demiştir.
O büyük İmâm, bu 1,5 yaşındaki çocuğunun da şehit edileceğini bildiği
halde, ona su istemesi, o masûm çocuğa su verirler ümidinden ileri
gelmiyordu. 

Hz.İmâm Hüseyin biliyordu ki; 

Muâviye’nin oğlu Yezîd nasıl taş yürekli biri ise, onun ordusunun
kumandanı olan Sa’d İbn-i Vakkas’ın oğlu Ömer’de taş yüreklilikte ve
şekavette kendi hükümdarı Yezîd’den geri kalmayacak ve İslâm
Peygamberi’nin sevgili torununun 1,5 yaşındaki çocuğuna bir içim su
vermeyecek ve hatta o masûm çocuğu susuz şehit edecekti.
Nitekim hadise, Hz.İmâm Hüseyin’in düşündüğü gibi tecelli etti. 
Sa’d İbn-i Vakkas’ın oğlu Ömer, yanında duran en iyi nişancılarından
Harmele’ye; “Hüseyin’e cevap ver” demesiyle; Harmele, Hz.İmâm
Hüseyin’in herkesin görmesi için elinde yükselttiği masûm çocuğun
boğazına nişan aldı ve çocuk atılan bir ok ile şehit oldu.

Hz.İmâm Hüseyin’in gayesi;

Görünürde Müslümanız diyen hakikatte ise İslâmiyet’ten ve dinden
tamamen uzak olan, Yezîd ve ordusunun ahlâklarındaki mahiyeti, bütün
insanlığın gözleri önüne yaymaktı. Böylece Hz.İmâm Hüseyin o zalim
topluluğun bütün karakterlerini, içyüzlerini ortaya çıkarmış ve bu
konudaki bütün delillerini tamamlamıştır. Hz.İmâm Hüseyin bütün bu
fedâkarlıklarını, Emevi sülâlesinin hiçbir mazereti kalmaması için
yerine getiriyordu. 
Kerbelâ hadisesinden sonra;
Bütün bu zalimlikleri ve zulümleri yapan Muâviye oğlu Yezîd’e, hak
veren vicdan sahibi bir tek insan kalmadı. Bütün aklı selim sahibi olan
din ve imân ehli insanlar, hatta âlimler; Emevi sülâlesinin
zihniyetini, bu yaşanılan olayları ve yaptıkları zulümleri gördükten ve
duyduktan sonra gerçekten hatalarını anladılar ve tekrar İslâmiyet’e,
dinlerine sarıldılar.

Bu sayededir ki; 


Hz.İmâm Hüseyin’in o büyük aklı selimi, o büyük ferâseti (anlayış
üstünlüğü), o büyük dehâsı ve şehâdeti ile; İslâmiyet ve din yok
olmaktan kurtuldu. Bundan dolayı da; minarelerde “Allah’u Ekber”
sesleri halen devam etmektedir.
Yezîd’in ve ordusunun bu zulmü ve zalimliği yapmasının ikinci nedeni;
Dünya saltanatı, dünya sevgisi ve dünya hırsı içindir. 
Yezîd, yanındaki zalimleri de hep bu makam, mevki ve dünya saltanatı
için toplamıştı. Bu alçakça zulmü yapanlar, bu yaptıkları zulmün
karşılığında Yezîd’den; makam, mevki, para ve ne lâzımsa onu
alıyorlardı
Admin
Admin
YÖNETİM
YÖNETİM

Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul

moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Yezîd Kimdir? Yezîd’in Soyu

Mesaj tarafından Admin Salı Mayıs 27, 2014 7:13 pm

Olayı biraz başından ele alırsak; 
Ebû Süfyan’dan oğlu Muâviye’ye ve Muâviye’den oğlu Yezîd’e kadar “Ehl-i
Beyt’e” bu zulmü ve zalimliği yapan bu zalim kavmin hepsi, oturdukları
makamları haksız yere ve hilelerle, entrikalarla gasp etmişlerdi ama
saltanatlarını sürdürürken o makamlarda rahat oturamıyorlardı. Çünkü bu
makamlar gerçekte “Ehl-i Beyt”in hakkı idi ve ancak onlara yakışırdı. 
“Ehl-i Beyt’in” dünyadaki mevcudiyeti; 
Yezîd ve kavmini huzursuz ediyordu. Bu nedenle bu makam ve
saltanatlarının bir gün ellerinden gideceklerini düşünüyorlar ve
koltuklarında huzur içinde oturamıyorlardı. Kendi akıllarınca da bunun
tek bir yolu vardı, “Ehl-i Beyt’i” ortadan kaldırmak ve o koltuklarda
ebediyen oturmak. 
Hz.İmâm Hüseyin’e ve “Ehl-i Beyt’e” bu zulmü, zalimliği yapan Yezîd ve kavminin, ona uyanların tek amaçları; 
Dünyaya aşırı hırs, dünyaya tapmak ve dünya saltanatıdır. Bu nedenle
Yezîd ve kavminin; gönülleri ve vicdanları kararmış, yok olmuştu.
Bu konuda Allah Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır:
“Allah onların kalplerini, kulaklarını mühürlemiş (Doğru sözü
anlamasın, işitmesin diye), gözlerinin üstüne bir de perde çekmiştir.
(Yani onlar kendi irade ve kudretleri ile şekaveti kesbetmekle,
tabiatlarıyla dalâlete hazırlandıklarından böyle hükmolunmuştur.) Onlar
için büyük bir azab vardır.” (Bakara 7.âyet)
Bu olaylardan insanlık olarak bizlerin alacağı ders de şu olmalıdır:
Dünyaya fazla dalmamak, aşırı hırsa kapılmamak, hiçbir zaman insanlara
zulüm yapmamak, haksız yere makamları işgal etmemek, Allah’ı, ölümü ve
âhiret âlemini unutmamak, yaratılışımızın sebeplerini araştırıp
öğrenmek, aynı zamanda insanlara hizmet edip, güzel ahlâklı bir insan
olmaya çalışmak olmalıdır.


3. Yezid’e Neden Lânet Edilir?
Hz.İmâm Hüseyin’in, Kerbelâ’da susuz ve zulm ile şehit edildiğini, İslâm âleminde duymayan ve bilmeyen yoktur. 
Dünya üzerindeki bütün insanların hangi dinden ve inançtan olursa
olsun, bu vakayı duydukları ve hatırladıkları zaman içleri sızlar. Ama
bu facianın gerçek sebeplerini ve anlamlarını tam manasıyla
kavrayamazlar. 
İslâm âleminde, Hüseyniler’in nazarında ise bu müthiş faciâ, alelâde siyasi bir olay olmaktan çok uzaktır. 
Dünya kurulalından beri insanlar arasında birçok kanlı savaşlar olmuş
ve halen de olmaktadır. Fakat Kerbelâ faciâsı bunların hiç birisiyle
mukayese edilemez. Bu olay, onlardan büsbütün başka türlü bir çehre arz
eder, bambaşka bir âlemdir bu.
İslâmiyet’i ve dîni kuran yüce Peygamberimiz’in sevgili torunu ve Şah-ı
Velâyet Aliyyel Murtaza’nın oğlu “Ehl-i Beyt”ten olan Hz.İmâm Hüseyin
ile ona uyan 72 yaranını, hiç bir suçları yok iken susuz ve zulm ile
şehit ettirdiği için Yezîd’e ve ona tâbî olanlara dâimâ lânet edilir. 
Yezîd’e ve ona tâbî olanlara yapılan bu lânet; 
“Ehl- Beyt’e” yapmış oldukları zulümlerden dolayıdır.

Bu konuda Allah Kur’ân-ı Kerîm’deki bazı âyetlerde, insanlara zulüm
eden zalimler ve zalimlere lânet hakkında şöyle buyurmaktadır:
» “Ve men ezlemü mim menifterâ alallahi kezibâ, ulâike yu’radûne alâ
rabbihim ve yekuûlül’eşhadü hâulâilleziyne kezebû alâ rabbihim elâ
lâ’netullahi alazzâlimiyn”
Meâli: “Allah’a kendiliğinden yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?
Bunlar Rab’lerinin huzûruna getirilirler, şahitler; «Rableri namına
yalan söyleyenler işte bunlardır» derler. Haberiniz olsun ki Allah’ın
lâneti zalimlerin üzerindedir.” (Hud 18. âyet)
» “Keyfe yehdiyllâhü kavmen keferû ba’de iymânihim ve şehidu
ennerresûle hakkun ve câehümül beyyninât vallahü lâ
yehdiylkavmezzâlimiyn.”
Meâli: “İnandıktan, Peygamber’in gerçek olduğuna şehâdet getirdikten
sonra, kendilerine de açık hüccet geldikten sonra kâfir olanları Allah
nasıl hidâyete erdirir? Allah zâlim ve kâfirleri hidâyete erdirmez.”
(Âli İmran 86. âyet)
» “Ulâike cezaühüm enne aleyhim la’netullahi velmelâiketi vennâsi ecma’iyn.”
Meâli: “İşte onların cezaları, Allah’ın, meleklerin, bütün insanların lânetleri üzerlerine olmaktır.” (Âli İmran 87. âyet)
» “ve lâ tahsebennallahe gaâfilen ammâ ya’melüzzâlimûn, innema yüahhırühüm liyevmin teşhasu fiyhil’ebsâr.”
Meâli: “Sakın, sen Allah’ı zalim olan müşriklerin yaptıkları şeylerden
gafil sanma, Allah onları yalnız seğirderek (zillet ile bakarak veya
çağıranlara koşarak, seslerini keserek) başlarını yukarı kaldırarak
gözleri kırpmayacak bir halde gözlerinin dikilip durduğu güne tehir
eder. Onların kalpleri boştur. (İbrahim 42. âyet)
Admin
Admin
YÖNETİM
YÖNETİM

Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul

moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz