Giriş yap
Arama
En son konular
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En bakılan konular
Similar topics
Sosyal yer imi
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel
Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu
veysel elçi
1 sayfadaki 1 sayfası
071115
veysel elçi
........ Vahdet-i Vücud: ...........
Birçok araştırmacıya göre son ve en yetkin AŞAMAdır. Bu aşamada varlık
birliği sağlanır ve düşünce varlığın birliği üzerine sistemlendirilmiş. Evrendeki
tüm varlıkların özdeş olduğu inancıdır. Doğanın,Tanrı'nın,insanın ve evrenin tekliği savıdır. Tüm varolanların Tanrı'nın çeşitli belirimleri olduğu, daha doğ
rusu her varlığın doğrudan Tanrı olduğu inancını dile getirir. Bütün varlıklar görünüşdeki ayrılıklarından sıyrılarak tek varlık içinde birleşir ve kaynaşırlar
..."Yaratan"...ve...."Yaratılan"...ayrılığı yoktur.Yanlızca..."Tanrısal bir varlaş
ma"...vardır. Hegelci tasarımlarla Tanrı'nın doğallaştıgı,sayısızca çeşitlendiği
ve çeşitli varlıklar biçiminde ortaya çıktığı düşünülür. Doğallıkla bu bir.."Ya
ratma"...değil,bir....."belirme"...dir.Evren-Tanrı-insan birliği vardır. Oluşum
bu doğrultudadır. Muhyiddin Arabi..Feridüddin Attar ve Mevlana Celaleddin
gibi büyük mutasavvıflar bu aşamaya ulaşmışlardır. Tasavvufun bu aşaması
batının kamtanrıcılığına (panteizm) ve Spinozacılığa çok benzer Kaynağı
Antik Yunan felsefesinin Parmanides, Zenon ,Stoacılar,Platon, Plotins ve
Yeni Eflatunculara kadar gider. Bu görüş. ..Hint mistizminde de kaba ola
rak vardır. Vahdet-i Vücud düşüncesi tüm tasavvuf tarikatlarında görülmez.
Yanlız çoğunlukla ....Şiiler,Şiibatıniler ve Alevi-Bektaşiler batıni anlayıştadır
lar ve tasavvufun Vahdet-i Vücd aşamasına ulaşmışlardır. Alevi-Bektaşi edebiyatındaki......"Küntü kenz sırrı"...b aşamaya ulaşmanın yoludur. Yani
.....".benlik"...ve..."ikilik"..duygusunu yenmektir. Bu bir olgunluk ve yetkinlik
oluşumudur .B niteliği ancak "Aşk"..gücüyle, bağlılıkla ulaşılır.
Vahdet-i Vücud inancına göre ..."Yaratan"...la..."Yaratılan"..özdeştir.Yarat
ma, yoktan var etme eylemi değil, gizlilikten açığa, görünüş alanına çıkma
dır. Bilinmeyen Tanrı, görünüş alanına çıkınca, bilinen ..."Evren"..dönüşür,gö
rünmezken görünür, bilinmezken bilinir olur. Dolayısıyla bütün varlık türleri,bir
bütünlük içinde Tanrı'da vardır. Yaratılış, varolma biçiminde değil Tanrı'nın
özünde..."Fışkırma"(sudur)biçiminde olur. Görünüm alanına çıkan Tanrı en olgun
varlık olan insanla kendini ortaya kor. Bu nedenle varlıklar içinden Tanrıya en yakın, onunla öz bakımından eşit olan insandır. Akıl, Can, Ruh,İrade, Anlayış,
Yetenek gibi bütün Tanrısal nitelikler insanda vardır. Bunlar doğrudan Tanrı'
dan gelirler. insanla görünüş alanına çıkan Tanrısal varlıklar Şunlardır:
*İnsan Tanrı'nın konuşan dili, söyleyen ağzıdır. Dolayısıyla insan koşunan Tan
rıdır.
*İnsandaki düşünme ve yargılama yeteneği Tanrısaldır. Bu ,insanla Tanrı'yı eş
düzeyine çıkarır.
*Varlık, Tanrı için söylenebilir. Tanrı dışındaki nesneler için ..."vardır" ..dene
mez. Bu,İkiliği getirir ve birliği bozar. Evrendeki varlıkların tümü Tanrı'nın "bir
lik"...inin kanıtıdır. Birliğin görünüş alanına çıkışıyla..."çokluk"..doğar.
Vahdet-i Vücud düşüncesi Alevi inançlarına çeşitli yollarda ve biçimlerde girmiştir. Bu etkiler Suriye ve özellikle Horasan (İran) yoluyla gelmiştir.İlk örneklerini Bektaşı şiirinde bulduğumuz bu Vahdet-i Vücud inancı bütün Ale
vi türevlerinde kök salmıştır. İran'daki Şiilik de bu inanca geniş yer vermiştir.
Bu inancın Anadolu'da gelişmesinde başlıca görev şiire düşmüştür. Bektaşilik
genel tasavvuf yoluyla Vahdet-i Vücud'u almış tasavvufun belli ve önemli bir
kolu olmuştur. Bu açıdan 16.y.yıl önemli bir dönüm noktasıdır.
Tasavvuf, Anadolu'ya türklerle birlikte giren bir düşüncedir.Türk kültürünün
Ortaasya'dangelen değerlerini korumada da birinci derecede rol oynamıştır.
.Medrese Bağdat ve Kahire'den ortodoks islamlığın baskısını alıp getirirken,ta
savvuf Anadolu ve Rumeli Türkünün tarihsel değerlerini korumasına, kültürünü
yaşamasına ve yaşatmasına olanak tanımıştır.
İslam tarikatlarında Vahdet-i Vücud bir amaçtır. Her mutasavvıf ona doğru yürür. Tarikatlarda mutasavvıf Vahdet-i Vücud'a varmak için ÜÇ EVREDEN GE
ÇER.....Bunlar;
*Birici evre: Kendini aşma ve kanıtlama(nefi) evresidir. Bu evrede halkın bir
leştirilmesi ve birliğin sağlanması amaçlanır
*İkinci evre: Niteliklerin kanıtlanması evresidir (ispat-ı mihas) .Özellikler birleştirilir
*Üçüncü evre: Bütünleşme evresidir. Tanrı'yla bütünleşilir( Fena fi Alah).En
üst düzeye bu evreye ulaşılır. Burada yol izleyicisi, aşık yoktur Hak vardır.
Vahdet-i Vücud'a Türkler ve İranlılar yakınlık duyacaklardır.Araplar bu anlayışa oldukça soğuk bakacaklardır....Vahdet-i Vücud'a dair yazılan kitaplar gerek En
dülüs'te gerek Arabistanda ilgi görmezler yazarları şiddetle cezalandırılır ve işkenceye hedef olurlar ...(...)Tasavvufa ve Vahdet-i Vücuda ilişkin eser yazarlarının pek çoklarının İran ve Turan çevrelerinde çıkmış olmaları da bunu
kanıtlar.
VAHDET-İ VÜCUD'u en çok MEVLEVİ, BEKTAŞİ ve MELAMİ gibi Türk ,
İRAN tarikatları izleyeceklerdir....araştırmacı yazar ...Veysel Elçi.
Birçok araştırmacıya göre son ve en yetkin AŞAMAdır. Bu aşamada varlık
birliği sağlanır ve düşünce varlığın birliği üzerine sistemlendirilmiş. Evrendeki
tüm varlıkların özdeş olduğu inancıdır. Doğanın,Tanrı'nın,insanın ve evrenin tekliği savıdır. Tüm varolanların Tanrı'nın çeşitli belirimleri olduğu, daha doğ
rusu her varlığın doğrudan Tanrı olduğu inancını dile getirir. Bütün varlıklar görünüşdeki ayrılıklarından sıyrılarak tek varlık içinde birleşir ve kaynaşırlar
..."Yaratan"...ve...."Yaratılan"...ayrılığı yoktur.Yanlızca..."Tanrısal bir varlaş
ma"...vardır. Hegelci tasarımlarla Tanrı'nın doğallaştıgı,sayısızca çeşitlendiği
ve çeşitli varlıklar biçiminde ortaya çıktığı düşünülür. Doğallıkla bu bir.."Ya
ratma"...değil,bir....."belirme"...dir.Evren-Tanrı-insan birliği vardır. Oluşum
bu doğrultudadır. Muhyiddin Arabi..Feridüddin Attar ve Mevlana Celaleddin
gibi büyük mutasavvıflar bu aşamaya ulaşmışlardır. Tasavvufun bu aşaması
batının kamtanrıcılığına (panteizm) ve Spinozacılığa çok benzer Kaynağı
Antik Yunan felsefesinin Parmanides, Zenon ,Stoacılar,Platon, Plotins ve
Yeni Eflatunculara kadar gider. Bu görüş. ..Hint mistizminde de kaba ola
rak vardır. Vahdet-i Vücud düşüncesi tüm tasavvuf tarikatlarında görülmez.
Yanlız çoğunlukla ....Şiiler,Şiibatıniler ve Alevi-Bektaşiler batıni anlayıştadır
lar ve tasavvufun Vahdet-i Vücd aşamasına ulaşmışlardır. Alevi-Bektaşi edebiyatındaki......"Küntü kenz sırrı"...b aşamaya ulaşmanın yoludur. Yani
.....".benlik"...ve..."ikilik"..duygusunu yenmektir. Bu bir olgunluk ve yetkinlik
oluşumudur .B niteliği ancak "Aşk"..gücüyle, bağlılıkla ulaşılır.
Vahdet-i Vücud inancına göre ..."Yaratan"...la..."Yaratılan"..özdeştir.Yarat
ma, yoktan var etme eylemi değil, gizlilikten açığa, görünüş alanına çıkma
dır. Bilinmeyen Tanrı, görünüş alanına çıkınca, bilinen ..."Evren"..dönüşür,gö
rünmezken görünür, bilinmezken bilinir olur. Dolayısıyla bütün varlık türleri,bir
bütünlük içinde Tanrı'da vardır. Yaratılış, varolma biçiminde değil Tanrı'nın
özünde..."Fışkırma"(sudur)biçiminde olur. Görünüm alanına çıkan Tanrı en olgun
varlık olan insanla kendini ortaya kor. Bu nedenle varlıklar içinden Tanrıya en yakın, onunla öz bakımından eşit olan insandır. Akıl, Can, Ruh,İrade, Anlayış,
Yetenek gibi bütün Tanrısal nitelikler insanda vardır. Bunlar doğrudan Tanrı'
dan gelirler. insanla görünüş alanına çıkan Tanrısal varlıklar Şunlardır:
*İnsan Tanrı'nın konuşan dili, söyleyen ağzıdır. Dolayısıyla insan koşunan Tan
rıdır.
*İnsandaki düşünme ve yargılama yeteneği Tanrısaldır. Bu ,insanla Tanrı'yı eş
düzeyine çıkarır.
*Varlık, Tanrı için söylenebilir. Tanrı dışındaki nesneler için ..."vardır" ..dene
mez. Bu,İkiliği getirir ve birliği bozar. Evrendeki varlıkların tümü Tanrı'nın "bir
lik"...inin kanıtıdır. Birliğin görünüş alanına çıkışıyla..."çokluk"..doğar.
Vahdet-i Vücud düşüncesi Alevi inançlarına çeşitli yollarda ve biçimlerde girmiştir. Bu etkiler Suriye ve özellikle Horasan (İran) yoluyla gelmiştir.İlk örneklerini Bektaşı şiirinde bulduğumuz bu Vahdet-i Vücud inancı bütün Ale
vi türevlerinde kök salmıştır. İran'daki Şiilik de bu inanca geniş yer vermiştir.
Bu inancın Anadolu'da gelişmesinde başlıca görev şiire düşmüştür. Bektaşilik
genel tasavvuf yoluyla Vahdet-i Vücud'u almış tasavvufun belli ve önemli bir
kolu olmuştur. Bu açıdan 16.y.yıl önemli bir dönüm noktasıdır.
Tasavvuf, Anadolu'ya türklerle birlikte giren bir düşüncedir.Türk kültürünün
Ortaasya'dangelen değerlerini korumada da birinci derecede rol oynamıştır.
.Medrese Bağdat ve Kahire'den ortodoks islamlığın baskısını alıp getirirken,ta
savvuf Anadolu ve Rumeli Türkünün tarihsel değerlerini korumasına, kültürünü
yaşamasına ve yaşatmasına olanak tanımıştır.
İslam tarikatlarında Vahdet-i Vücud bir amaçtır. Her mutasavvıf ona doğru yürür. Tarikatlarda mutasavvıf Vahdet-i Vücud'a varmak için ÜÇ EVREDEN GE
ÇER.....Bunlar;
*Birici evre: Kendini aşma ve kanıtlama(nefi) evresidir. Bu evrede halkın bir
leştirilmesi ve birliğin sağlanması amaçlanır
*İkinci evre: Niteliklerin kanıtlanması evresidir (ispat-ı mihas) .Özellikler birleştirilir
*Üçüncü evre: Bütünleşme evresidir. Tanrı'yla bütünleşilir( Fena fi Alah).En
üst düzeye bu evreye ulaşılır. Burada yol izleyicisi, aşık yoktur Hak vardır.
Vahdet-i Vücud'a Türkler ve İranlılar yakınlık duyacaklardır.Araplar bu anlayışa oldukça soğuk bakacaklardır....Vahdet-i Vücud'a dair yazılan kitaplar gerek En
dülüs'te gerek Arabistanda ilgi görmezler yazarları şiddetle cezalandırılır ve işkenceye hedef olurlar ...(...)Tasavvufa ve Vahdet-i Vücuda ilişkin eser yazarlarının pek çoklarının İran ve Turan çevrelerinde çıkmış olmaları da bunu
kanıtlar.
VAHDET-İ VÜCUD'u en çok MEVLEVİ, BEKTAŞİ ve MELAMİ gibi Türk ,
İRAN tarikatları izleyeceklerdir....araştırmacı yazar ...Veysel Elçi.
Admin- YÖNETİM
- Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul
moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel
» Türk tarihi
Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel
» site trafiğimiz
Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel
» forum resimlerimiz
Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel
» Melamiyye
Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel
» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin
» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin
» BİZİM SAYFAMIZ
Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin
» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin