Giriş yap
Arama
En son konular
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En bakılan konular
Sosyal yer imi
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel
Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu
Ahiliğin Kurucusu Ahi Evran
1 sayfadaki 1 sayfası
Ahiliğin Kurucusu Ahi Evran
Ahiliğin Kurucusu Ahi Evran
Ahilik
Ahilik, alışılagelen anlamda bir tarikat değil, bir uğraş örgütüdür.
Belli kuralları, koşulları, inanç geleneği bulunan, din e bağlı
tarikattan apayrı özelliği olan, bir kurumdur. Ancak, tasavvufla,
tarikatlarla ilgili araştırıcılar, bu kurumun benimsediği birtakım
ilkelerle tarikatlar arasında yakınlık gördüklerinden, Ahilik de
bilinen tarikatlar arasında yer aldı. Ahilik'in hangi yılda, kimin
çabasıyla kurulduğu kesinlikle bilinmiyor. Birtakım "Fütüvvetname"lerde
bulunan bilgilere dayanılarak bu kurumun epey eskiye götürüldüğü
görülüyor.
"Ahi" sözcüğünün anlamı konusunda da açıklığa varılmamıştır. Kimi
araştırıcılara göre, "ahi" sözcüğü Asya Türkçe sinde "eli açık"anlamına
gelen "akı l ahı" dan türemiştir "eli açıklık" demektir, bundan dolayı
da bu kuruluşun kökeni Türk topluluklarıdır.Başka bir sava göre "ahi"
sözcüğü Arapça "kardeşim" anlamına gelen "ahi"den türemiştir,
dolayısıyla kurucusu Araplardır, kökeni Ali'ye değin gider. Nitekim
Ahilik'ten söz eden yapıtların "fütuvvetname" olması, "fütuvvet"
sözcüğünün Arapça "genç" "yiğit", eli açıklık gençlik" gibi
karşılıkları olması bu kanıyı pekiştirir. Sözcüğün kökenini araştırmak,
kurucusunun kim olduğunu açıklamaya yetmez burada. .
Ahilik, kökü ne denli eskiye giden bir kavram olsa da, yaygın bir
kuruluş niteliğinde l0'ncu yüzyıldan sonra ortalıkta görülmektedir.
Anadolu' da. ise Selçuklular çağında, onlardan sonra etki_lik
göstermiştir. Selçuklularda da, Osmanlılarda da bir tarikat niteliği
taşımaz, bir iş kuruluşu özelliği içerir. Belli ilkeleri, düzeni,
aşamaları, giriş-davranış törenleri bulunan bir uğraş örgütüdür. 13.
yüzyılda en etkili çağını yaşayan ahilik, daha çok Ankara dolaylarda
gelişmiştir. Başlıca özelliği yalnız Türkler arasında varlığını
sürdürmesi, Ali'ye bağlanması, dahası alevi bir kuruluş olmasıdır. Bu
örgüt Batı'(la görülen, Osmanlılarda yasal bir kurum niteliği taşıyan
"lonca" özelliği gösterir. Anadolu'da, bu örgütün öncüsü Ahi Evren
Veli'nin l299'da Osman Gazi'ye kuşak bağladığı söylentisine bakılırsa
13.yy. sonlarında yaşadığı anlaşılır.
Ahilik'te, temel ilke, örgüte girenlerin kesin eşitliğidir, bütün örgüt
üyeleri birbiriyle "kardeş" sayılır, küçükten büyüğü (yaş, aşama
bakımından) doğru sınırsız bir saygı vardır. Bu saygı örgüt kuralları
gereğincedir. Ahilik, bir örgüt olduğundan ona her isteyen giremez,
girecek alanda belli nitelikler aranır. Örgüte, örgütten yetkili bir
kimsenin aracılığı, onayı, önerisi üzerine girilir. Belli kurallara
göre uygulanan bir giriş töreni vardır. Bu törenin temelini.
saygı-sevgi sözünün eri olmak doğruluk -yiğitlik-gövde yapısı
bakımından alımlılık bg., özellikler oluşturur. Aktöre bakımından
küçültücü, yerilmeye, kötülenmeye elverişli bir nitelik taşıyan kimse
kesinlikle bu örgüte giremez. Örgüte giren kimsenin, belli aşamalara
göre yükselmesi, bütün aşamalarda başarı gösterdikten sonra "şeyh"
olması gerekir. Şeyh olmak ise zamana, örgütte belli görevleri yerine
getirmeye, uzman olmaya bağlıdır. Örgüte girmesi uygun g6rüİen kimseye,
belli bir törenle "kuşak" (şed) bağlanır. Bu kuşak bağlamanın anlamı,
örgütün bir üyesi olmak, kendini örgüte vermek, örgüt kurallarına
uymak, yasalarına bağlanmak demektir.
Ahilik'te dinsizlerin, dedikoducuların, falcıların, yıldızlara bakarak
geleceği bilmek-bildirmek isteyenlerin, peygamberlere saygısızlık
edenlerin, hamam tellaklarının, çığırtkanların (dellalların),
Pişekarların (bir işte öncülük -açıklayıcılık edelilerin), kasapların,
cerrahların, bayrak taşıyıcıların (alemdôr) başkalarının
kargışlayanların (beddua edenlerin), hırsızların (bir nesneyi
değerinden yükseğine satanların) yeri yoktur. Bu on iki nitelikten
birini taşıyan kimseler, örgütte olsa bile (sonradan), bir daha
alınmamak üzere koyulur. Ahi olabilmek için de şeriat, tarikat, marifet
gibi üç alanda bilgi edinmek gereklidir. Bu bilgilerin varlığı
saptandıktan sonra. gence kuşak (şed) bağlanır. .
]Kuşak bağlamanın on iki koşulu vardır.
ilim (bilgi), am el, (Eylem), sabır (katlanma), rehnuma (yalgösterici),
şükrüllah (Allaha şükretmek), ihlas (kurtuluş), iç arınmışlığı,
kötülüklerden uzak kalmak. Kuşak bağlamanın (şed) öteki koşulları şunlardı: Tövbe,
mücahede (çaba gösterme), yakın dostluk (kesin dostluk), sadakat
(bağlılık), tevekkül (kendini Tanrı'ya, inanca verme), terki adet
(alışkanlığı bırakma), Kuşak bağlanırken üç kural daha vardır:
Şeyhlerin katına eli-boş gitmemek ayrıca.her zaman yıkanmış olmak,
buyruğu yerine getirmek, yasağı uygulamak. Kuşak bağlamada beş
peygambere uymak, onları benimsemek gerekir: Adem, Şid, Nuh, İbrahim
Hz.Muhammed Peygamberlere "salavat" getirilir, "Fatiha" okunur. '
Şeriatın ise yalan söylememek, zina etmemek, içki içmemek uğruluk etmemek gibi dört koşulu vardır.
Örgüte girmek isteyen kişiye, özel törende, dört kişi seçtirilir. Bu
dört kişi, ona uğur getirmek için, nefes vermek için (örgütle tinsel
güç kazandırmak için), dört simgesel kişidir: Usta, yol atası sağ yol
yoldaşı, sol yol kardeşi. Bu dört kişi, istekliye tinsel bakımdan
öncülük eden, yardımına koşan, yol gösteren kimsedir. Kuşak sarmış,
örgüte girmiş kimsenin şu nitelikleri de taşıması gerekir: Sözünü
ölçülü; yerinde söylemek, değer bilir olmak bu nitelikte sürekli
bulunmak, açık yardım sever olmak, güler yüzlü olmak, tatlı dilli
olmak, kimsenin arkasından koğuculuk etmemek.
Ahi şeyhlerinde bulunması gereken. nitelikler, uyulması gereken koşullar da şunlardır:
. Hakk' a inanmak
. Halk içinde ölçülü, duyarlı olmak
. Benliğini öldürmek, bencillik etmemek
. Ululara hizmet eylemek
. Buyruğu ,altındakine yumuşak yürekle davranmak
. postlara öğüt vermek
. Dervişlere su vermek (sakilik etmek
) . Bilginlere karşı alçakgönüllü olmak
. Düşmanlara hoş görünmek,
. Bilgisizin karşısında susmak.
Ahilik'in, bütün topluluk ta uygulanması, genel bir kural niteliği taşıyan altı ilkesi daha vardır:
. Elini açık tut
. Sofranı açık tut
. Gözünü bağlı tut
. Kapını açık tut
. Belini bağlı tut
. Dilini bağlı tut...
Bu altı ilke, örgütün genel aktöre düzenini temel öğelerdir. İlk ikisi
yardım etmeyi, eli açık davranmayı, eli sıkılıktan kaçınmayı, yedirip
içirmeyi dile getirir. Üçüncüsü, başkalarının işine karışmamayı, tüm
olup biteni görmemeyi, dördüncüsü konukseverliği, son ikisi de kendine
egemen olmayı, duyguların, tutkuların boyunduruğu altına girmemeyi
öğütler.
Ahilik, Selçuklulardan Osmanlılara gelinceye değin varlığını, özelliğin
korumuş, daha sonra yozlaşmaya, çevreyi tedirgin etmeye başlamıştır. Bu
da, koyu bir Sünni anlayışa dayanan Osmanlı yönetiminin, Alevilik'e
karşı duyduğu derin tepki yüzündendir. İmparatorluğun kuruluş döneminde
gelen Osman, Orhan, Birinci Murat gibi üç padişah Ahi kuruluşundandı.
Yıldırım Bayazıd, Çelebi Mehmed 'Zeynilik tarikatına girerek Sünni
inançların, devlet düzeninde egemen olmasına bir giriş sağladılar.
Onlardan sonra gelen padişahların, Abdülaziz dışında (bıı Padişah
Bektaşi idi.) hepsi Sünni tarikatlara bağlanmıştır. Yalnız Vahdeddin'in
ne olduğu bilinmiyor.
AHİLİK'TE EĞİTİM – ÖĞRETİM
Bir uğraş kurumu olan Ahilik'te eğitim-öğretim yaşanan gerçekler_
dayalı bir içeriktedir. Bütün öğretilenler, yaşamda uygulanabilecek
niteliktedir, belli bir amaca yöneliktir. Bu eğitimin üç ayrı dalı
vardır:
. Bilgi edinmek için uygulanan öğretim,
. Bir uğraş alanında yetişmek için sürdürülen eğitim,
. Savaş gereksinimlerini karşılayacak nitelikte eğitim..
Ahi örgütüne giren gencin bu üç dalda yetişmesi gerekirdi.Bu
dalların ayrı öğreticileri vardı. Bu örgüte giren gencin Ahi ocağında
(zaviye) bir ustası, bir yol atası, iki de yol kardaşı olurdu. Bu
öğretim - eğitim kuruluşu uzmanlarca yürütülür" her yetkilinin kurum
içinde belli bir aşaması, sanı vardı. Öğretim iki aşamalıydı. Birinci
aşamada okuyup yazma, matematik, Türkçe, tarih, Kur'an, fütüvvetname;
ikinci aşamada yazın, yaşamöyküleri, tasavvuf, Arapça-Farsça, müzik,
oyun öğretilirdi. Bu öğretim-eğitim aşamalarından sonra ordu eğitimi
başlardı. Ata binmek, kılıç, kargı, ok kullanmak gibi savunma, savaş
alanlarını ilgilendiren işler görülürdü.Bunun da Ahi görmek, şeyh
görmek, öğretmen görmek gibi uç koşulu vardı. Burada "görmek" sözcüğü
çalışmak, tanımak, çalışacağı kimseyi seçmek, onup. değerini kavramak'
gibi değişik simgesel anlamlar içerir, yetki almak karşılığı
söylenirdi. Ahilik eğitiminin temeli kardeşlik,yiğitlik, insanları
sevmek, eşitlik, iş aktöresi, örgüte bağlanmak gibi altı ilkeye
dayanır. Bunların dışında "sofra töresi" uygulanırdı. Bu töreye göre
temiz olmak,yıkanmak, saygılı davranmak, yemek yenen yere ayakkabıyla
girmemek, lokmaları ağzı şişirtecek biçimde almamak, kemikler sofranın
üstüne koymamak, ekmeği yemeğin suyuna çok batırmamak, sofrada kaşınıp
sümkürmemek, ağzını sesletmemek, kendine düşenden çoğunu aramamak,
yeterince yemek, kendi önünden yemek (yemek ortak sofrada, bir kapta
yendiğinden) gerekliydi.
Ahilik'te uğraşın öncüsü bir peygamberdi, bu nedenle iş, uğraş kutsal bir eylemdi.
Adem - tarımcı
Şid - hallaç
İdris - terzi
Nuh - marangoz
Hud - alışverişçi
Salih - deveci
İbrahim - sütçü
İsmail - avcı
İshak - çoban
Yusuf - saatçı
Musa-çoban
Zülküf - ekmekçi
Lut - tarihçi
Üzeyir - bağcı
İlyas - culhacı
Davut – zırhçı
Lokman - otacı (hekim)
Yunus - balıkçı
İsa - gezgin
Muhammed - alışverişçi
Ahilik
Ahilik, alışılagelen anlamda bir tarikat değil, bir uğraş örgütüdür.
Belli kuralları, koşulları, inanç geleneği bulunan, din e bağlı
tarikattan apayrı özelliği olan, bir kurumdur. Ancak, tasavvufla,
tarikatlarla ilgili araştırıcılar, bu kurumun benimsediği birtakım
ilkelerle tarikatlar arasında yakınlık gördüklerinden, Ahilik de
bilinen tarikatlar arasında yer aldı. Ahilik'in hangi yılda, kimin
çabasıyla kurulduğu kesinlikle bilinmiyor. Birtakım "Fütüvvetname"lerde
bulunan bilgilere dayanılarak bu kurumun epey eskiye götürüldüğü
görülüyor.
"Ahi" sözcüğünün anlamı konusunda da açıklığa varılmamıştır. Kimi
araştırıcılara göre, "ahi" sözcüğü Asya Türkçe sinde "eli açık"anlamına
gelen "akı l ahı" dan türemiştir "eli açıklık" demektir, bundan dolayı
da bu kuruluşun kökeni Türk topluluklarıdır.Başka bir sava göre "ahi"
sözcüğü Arapça "kardeşim" anlamına gelen "ahi"den türemiştir,
dolayısıyla kurucusu Araplardır, kökeni Ali'ye değin gider. Nitekim
Ahilik'ten söz eden yapıtların "fütuvvetname" olması, "fütuvvet"
sözcüğünün Arapça "genç" "yiğit", eli açıklık gençlik" gibi
karşılıkları olması bu kanıyı pekiştirir. Sözcüğün kökenini araştırmak,
kurucusunun kim olduğunu açıklamaya yetmez burada. .
Ahilik, kökü ne denli eskiye giden bir kavram olsa da, yaygın bir
kuruluş niteliğinde l0'ncu yüzyıldan sonra ortalıkta görülmektedir.
Anadolu' da. ise Selçuklular çağında, onlardan sonra etki_lik
göstermiştir. Selçuklularda da, Osmanlılarda da bir tarikat niteliği
taşımaz, bir iş kuruluşu özelliği içerir. Belli ilkeleri, düzeni,
aşamaları, giriş-davranış törenleri bulunan bir uğraş örgütüdür. 13.
yüzyılda en etkili çağını yaşayan ahilik, daha çok Ankara dolaylarda
gelişmiştir. Başlıca özelliği yalnız Türkler arasında varlığını
sürdürmesi, Ali'ye bağlanması, dahası alevi bir kuruluş olmasıdır. Bu
örgüt Batı'(la görülen, Osmanlılarda yasal bir kurum niteliği taşıyan
"lonca" özelliği gösterir. Anadolu'da, bu örgütün öncüsü Ahi Evren
Veli'nin l299'da Osman Gazi'ye kuşak bağladığı söylentisine bakılırsa
13.yy. sonlarında yaşadığı anlaşılır.
Ahilik'te, temel ilke, örgüte girenlerin kesin eşitliğidir, bütün örgüt
üyeleri birbiriyle "kardeş" sayılır, küçükten büyüğü (yaş, aşama
bakımından) doğru sınırsız bir saygı vardır. Bu saygı örgüt kuralları
gereğincedir. Ahilik, bir örgüt olduğundan ona her isteyen giremez,
girecek alanda belli nitelikler aranır. Örgüte, örgütten yetkili bir
kimsenin aracılığı, onayı, önerisi üzerine girilir. Belli kurallara
göre uygulanan bir giriş töreni vardır. Bu törenin temelini.
saygı-sevgi sözünün eri olmak doğruluk -yiğitlik-gövde yapısı
bakımından alımlılık bg., özellikler oluşturur. Aktöre bakımından
küçültücü, yerilmeye, kötülenmeye elverişli bir nitelik taşıyan kimse
kesinlikle bu örgüte giremez. Örgüte giren kimsenin, belli aşamalara
göre yükselmesi, bütün aşamalarda başarı gösterdikten sonra "şeyh"
olması gerekir. Şeyh olmak ise zamana, örgütte belli görevleri yerine
getirmeye, uzman olmaya bağlıdır. Örgüte girmesi uygun g6rüİen kimseye,
belli bir törenle "kuşak" (şed) bağlanır. Bu kuşak bağlamanın anlamı,
örgütün bir üyesi olmak, kendini örgüte vermek, örgüt kurallarına
uymak, yasalarına bağlanmak demektir.
Ahilik'te dinsizlerin, dedikoducuların, falcıların, yıldızlara bakarak
geleceği bilmek-bildirmek isteyenlerin, peygamberlere saygısızlık
edenlerin, hamam tellaklarının, çığırtkanların (dellalların),
Pişekarların (bir işte öncülük -açıklayıcılık edelilerin), kasapların,
cerrahların, bayrak taşıyıcıların (alemdôr) başkalarının
kargışlayanların (beddua edenlerin), hırsızların (bir nesneyi
değerinden yükseğine satanların) yeri yoktur. Bu on iki nitelikten
birini taşıyan kimseler, örgütte olsa bile (sonradan), bir daha
alınmamak üzere koyulur. Ahi olabilmek için de şeriat, tarikat, marifet
gibi üç alanda bilgi edinmek gereklidir. Bu bilgilerin varlığı
saptandıktan sonra. gence kuşak (şed) bağlanır. .
]Kuşak bağlamanın on iki koşulu vardır.
ilim (bilgi), am el, (Eylem), sabır (katlanma), rehnuma (yalgösterici),
şükrüllah (Allaha şükretmek), ihlas (kurtuluş), iç arınmışlığı,
kötülüklerden uzak kalmak. Kuşak bağlamanın (şed) öteki koşulları şunlardı: Tövbe,
mücahede (çaba gösterme), yakın dostluk (kesin dostluk), sadakat
(bağlılık), tevekkül (kendini Tanrı'ya, inanca verme), terki adet
(alışkanlığı bırakma), Kuşak bağlanırken üç kural daha vardır:
Şeyhlerin katına eli-boş gitmemek ayrıca.her zaman yıkanmış olmak,
buyruğu yerine getirmek, yasağı uygulamak. Kuşak bağlamada beş
peygambere uymak, onları benimsemek gerekir: Adem, Şid, Nuh, İbrahim
Hz.Muhammed Peygamberlere "salavat" getirilir, "Fatiha" okunur. '
Şeriatın ise yalan söylememek, zina etmemek, içki içmemek uğruluk etmemek gibi dört koşulu vardır.
Örgüte girmek isteyen kişiye, özel törende, dört kişi seçtirilir. Bu
dört kişi, ona uğur getirmek için, nefes vermek için (örgütle tinsel
güç kazandırmak için), dört simgesel kişidir: Usta, yol atası sağ yol
yoldaşı, sol yol kardeşi. Bu dört kişi, istekliye tinsel bakımdan
öncülük eden, yardımına koşan, yol gösteren kimsedir. Kuşak sarmış,
örgüte girmiş kimsenin şu nitelikleri de taşıması gerekir: Sözünü
ölçülü; yerinde söylemek, değer bilir olmak bu nitelikte sürekli
bulunmak, açık yardım sever olmak, güler yüzlü olmak, tatlı dilli
olmak, kimsenin arkasından koğuculuk etmemek.
Ahi şeyhlerinde bulunması gereken. nitelikler, uyulması gereken koşullar da şunlardır:
. Hakk' a inanmak
. Halk içinde ölçülü, duyarlı olmak
. Benliğini öldürmek, bencillik etmemek
. Ululara hizmet eylemek
. Buyruğu ,altındakine yumuşak yürekle davranmak
. postlara öğüt vermek
. Dervişlere su vermek (sakilik etmek
) . Bilginlere karşı alçakgönüllü olmak
. Düşmanlara hoş görünmek,
. Bilgisizin karşısında susmak.
Ahilik'in, bütün topluluk ta uygulanması, genel bir kural niteliği taşıyan altı ilkesi daha vardır:
. Elini açık tut
. Sofranı açık tut
. Gözünü bağlı tut
. Kapını açık tut
. Belini bağlı tut
. Dilini bağlı tut...
Bu altı ilke, örgütün genel aktöre düzenini temel öğelerdir. İlk ikisi
yardım etmeyi, eli açık davranmayı, eli sıkılıktan kaçınmayı, yedirip
içirmeyi dile getirir. Üçüncüsü, başkalarının işine karışmamayı, tüm
olup biteni görmemeyi, dördüncüsü konukseverliği, son ikisi de kendine
egemen olmayı, duyguların, tutkuların boyunduruğu altına girmemeyi
öğütler.
Ahilik, Selçuklulardan Osmanlılara gelinceye değin varlığını, özelliğin
korumuş, daha sonra yozlaşmaya, çevreyi tedirgin etmeye başlamıştır. Bu
da, koyu bir Sünni anlayışa dayanan Osmanlı yönetiminin, Alevilik'e
karşı duyduğu derin tepki yüzündendir. İmparatorluğun kuruluş döneminde
gelen Osman, Orhan, Birinci Murat gibi üç padişah Ahi kuruluşundandı.
Yıldırım Bayazıd, Çelebi Mehmed 'Zeynilik tarikatına girerek Sünni
inançların, devlet düzeninde egemen olmasına bir giriş sağladılar.
Onlardan sonra gelen padişahların, Abdülaziz dışında (bıı Padişah
Bektaşi idi.) hepsi Sünni tarikatlara bağlanmıştır. Yalnız Vahdeddin'in
ne olduğu bilinmiyor.
AHİLİK'TE EĞİTİM – ÖĞRETİM
Bir uğraş kurumu olan Ahilik'te eğitim-öğretim yaşanan gerçekler_
dayalı bir içeriktedir. Bütün öğretilenler, yaşamda uygulanabilecek
niteliktedir, belli bir amaca yöneliktir. Bu eğitimin üç ayrı dalı
vardır:
. Bilgi edinmek için uygulanan öğretim,
. Bir uğraş alanında yetişmek için sürdürülen eğitim,
. Savaş gereksinimlerini karşılayacak nitelikte eğitim..
Ahi örgütüne giren gencin bu üç dalda yetişmesi gerekirdi.Bu
dalların ayrı öğreticileri vardı. Bu örgüte giren gencin Ahi ocağında
(zaviye) bir ustası, bir yol atası, iki de yol kardaşı olurdu. Bu
öğretim - eğitim kuruluşu uzmanlarca yürütülür" her yetkilinin kurum
içinde belli bir aşaması, sanı vardı. Öğretim iki aşamalıydı. Birinci
aşamada okuyup yazma, matematik, Türkçe, tarih, Kur'an, fütüvvetname;
ikinci aşamada yazın, yaşamöyküleri, tasavvuf, Arapça-Farsça, müzik,
oyun öğretilirdi. Bu öğretim-eğitim aşamalarından sonra ordu eğitimi
başlardı. Ata binmek, kılıç, kargı, ok kullanmak gibi savunma, savaş
alanlarını ilgilendiren işler görülürdü.Bunun da Ahi görmek, şeyh
görmek, öğretmen görmek gibi uç koşulu vardı. Burada "görmek" sözcüğü
çalışmak, tanımak, çalışacağı kimseyi seçmek, onup. değerini kavramak'
gibi değişik simgesel anlamlar içerir, yetki almak karşılığı
söylenirdi. Ahilik eğitiminin temeli kardeşlik,yiğitlik, insanları
sevmek, eşitlik, iş aktöresi, örgüte bağlanmak gibi altı ilkeye
dayanır. Bunların dışında "sofra töresi" uygulanırdı. Bu töreye göre
temiz olmak,yıkanmak, saygılı davranmak, yemek yenen yere ayakkabıyla
girmemek, lokmaları ağzı şişirtecek biçimde almamak, kemikler sofranın
üstüne koymamak, ekmeği yemeğin suyuna çok batırmamak, sofrada kaşınıp
sümkürmemek, ağzını sesletmemek, kendine düşenden çoğunu aramamak,
yeterince yemek, kendi önünden yemek (yemek ortak sofrada, bir kapta
yendiğinden) gerekliydi.
Ahilik'te uğraşın öncüsü bir peygamberdi, bu nedenle iş, uğraş kutsal bir eylemdi.
Adem - tarımcı
Şid - hallaç
İdris - terzi
Nuh - marangoz
Hud - alışverişçi
Salih - deveci
İbrahim - sütçü
İsmail - avcı
İshak - çoban
Yusuf - saatçı
Musa-çoban
Zülküf - ekmekçi
Lut - tarihçi
Üzeyir - bağcı
İlyas - culhacı
Davut – zırhçı
Lokman - otacı (hekim)
Yunus - balıkçı
İsa - gezgin
Muhammed - alışverişçi
Admin- YÖNETİM
- Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul
moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar
Geri: Ahiliğin Kurucusu Ahi Evran
Uğraşlar
incelenince, A1ılIik'te berber, kasap, hamamcı, bg.işlerle ilgili
öncülerin yer aImadığı görülür. Bu işlerle uğraşanlar örgüte giremezdi.
Ahilik'in, Anadolu'da öncüsü olarak Ahi' Evren Veli gösterilir, ancak
birliğin kurucusu o değildir., Ahi Evren, 13'üncü yüzyıl sonlarına
değin yaşamıştır, ilk örgütü Ankara'da düzenlemiştir. Bu örgüt'ün iç
düzenine göre, bir uğraş türünün başında bir yetkili bulunur, işçileri
o yönetir, yönlendirir. Işçilerin, başlangıçtan ustalığa değin yükselme
aşamalarını yönetir. Çalışamayacak durumda olanlara, yaşlılara örgüt
düzenine göre bakılır, onların geçimi sağlanır, yatacak yer bulunur.
Örgütten kovulmamışsa, Ahi olan ölünceye değin kurumun içinde kalır.
Ustalık aşamasına gelince, yeni bir iş tutmak, ,yetkilinin vereceği
yetkiye bağlıdır. Yeni iş, yeni bir törenle açılır, düzenlenir. İş,
işyeri kutsaldır, saygınlığı dokunulmazdır.
Ahi Evren'in yaşamı söylencelerle, olağanüstü olaylarla süslenmiş,
doğal gerçeğinden uzaklaştırılmıştır. Onda, Anadolu insanın sevdiği
.kimseyi nasıl gördüğünün, yaşattığının belirtileri açıklığa
kavuşmuştur.
Ahilik, IS' inci yüzyılda yavaşlamış, özellikle Yeniçeri Ocağı
kurulduktan sonra etkinliği yitirmiş tek tek kişilerin benimsediği bir
yol olarak biraz ,daha sürmüşse de, toplum kurumu olma özelliğinden
uzaklaşmıştır. Ancak Ahilik'in, bir tarih kurumu olarak, büsbütün
ortadan kalkmadığı, bir gelenek olarak sürdüğü tartışma götürmez.
Osmanlı toplumundaki bütün iş kuruluşları (esnaf örgütleri) Ahilik'in
biçim 'değiştirmiş kol1arıdır. Osmanlı toplumunda usta-çırak geleneği,
iş kolunda küçüğün büyüğe kesin saygısı, karşılıklı yardımlaşmalar ,
uğraş dayanışmaları hep Ahilik'in ürünleridir. Bu alanda yapılacak
bilimsel, düzenli, geniş boyutlu bir çalışma, Ahilik Örgütünün Anadolu
tarihinde de ne denli etkili, verimli, kapsamlı olduğunu gösterecektir.
Oysa bu kurum, bugüne değin, bilimsel bir açıdan görülmemiş, bilimsel,
önyargıdan uzak bir anlayışla ele alınmamıştır. tır.
Ancak Ahilik'in, bir tarih kurumu olarak, büsbütün ortadan kalkmadığı,
bir gelenek olarak sürdüğü tartışma götürmez. Osmanlı toplumundaki
bütün iş kuruluşları (esnaf örgütleri) Ahilik'in biçim 'değiştirmiş
kol1arıdır. Osmanlı toplumunda usta-çırak geleneği, iş kolunda küçüğün
büyüğe kesin saygısı, karşılıklı yardımlaşmalar , uğraş dayanışmaları
hep Ahilik'in ürünleridir. Bu alanda yapılacak bilimsel, düzenli, geniş
boyutlu bir çalışma, Ahilik Örgütünün Anadolu tarihinde de ne denli
etkili, verimli, kapsamlı olduğunu gösterecektir. Oysa bu kurum, bugüne
değin, bilimsel bir açıdan görülmemiş, bilimsel, önyargıdan uzak bir
anlayışla ele alınmamıştır.....amıştır.
incelenince, A1ılIik'te berber, kasap, hamamcı, bg.işlerle ilgili
öncülerin yer aImadığı görülür. Bu işlerle uğraşanlar örgüte giremezdi.
Ahilik'in, Anadolu'da öncüsü olarak Ahi' Evren Veli gösterilir, ancak
birliğin kurucusu o değildir., Ahi Evren, 13'üncü yüzyıl sonlarına
değin yaşamıştır, ilk örgütü Ankara'da düzenlemiştir. Bu örgüt'ün iç
düzenine göre, bir uğraş türünün başında bir yetkili bulunur, işçileri
o yönetir, yönlendirir. Işçilerin, başlangıçtan ustalığa değin yükselme
aşamalarını yönetir. Çalışamayacak durumda olanlara, yaşlılara örgüt
düzenine göre bakılır, onların geçimi sağlanır, yatacak yer bulunur.
Örgütten kovulmamışsa, Ahi olan ölünceye değin kurumun içinde kalır.
Ustalık aşamasına gelince, yeni bir iş tutmak, ,yetkilinin vereceği
yetkiye bağlıdır. Yeni iş, yeni bir törenle açılır, düzenlenir. İş,
işyeri kutsaldır, saygınlığı dokunulmazdır.
Ahi Evren'in yaşamı söylencelerle, olağanüstü olaylarla süslenmiş,
doğal gerçeğinden uzaklaştırılmıştır. Onda, Anadolu insanın sevdiği
.kimseyi nasıl gördüğünün, yaşattığının belirtileri açıklığa
kavuşmuştur.
Ahilik, IS' inci yüzyılda yavaşlamış, özellikle Yeniçeri Ocağı
kurulduktan sonra etkinliği yitirmiş tek tek kişilerin benimsediği bir
yol olarak biraz ,daha sürmüşse de, toplum kurumu olma özelliğinden
uzaklaşmıştır. Ancak Ahilik'in, bir tarih kurumu olarak, büsbütün
ortadan kalkmadığı, bir gelenek olarak sürdüğü tartışma götürmez.
Osmanlı toplumundaki bütün iş kuruluşları (esnaf örgütleri) Ahilik'in
biçim 'değiştirmiş kol1arıdır. Osmanlı toplumunda usta-çırak geleneği,
iş kolunda küçüğün büyüğe kesin saygısı, karşılıklı yardımlaşmalar ,
uğraş dayanışmaları hep Ahilik'in ürünleridir. Bu alanda yapılacak
bilimsel, düzenli, geniş boyutlu bir çalışma, Ahilik Örgütünün Anadolu
tarihinde de ne denli etkili, verimli, kapsamlı olduğunu gösterecektir.
Oysa bu kurum, bugüne değin, bilimsel bir açıdan görülmemiş, bilimsel,
önyargıdan uzak bir anlayışla ele alınmamıştır. tır.
Ancak Ahilik'in, bir tarih kurumu olarak, büsbütün ortadan kalkmadığı,
bir gelenek olarak sürdüğü tartışma götürmez. Osmanlı toplumundaki
bütün iş kuruluşları (esnaf örgütleri) Ahilik'in biçim 'değiştirmiş
kol1arıdır. Osmanlı toplumunda usta-çırak geleneği, iş kolunda küçüğün
büyüğe kesin saygısı, karşılıklı yardımlaşmalar , uğraş dayanışmaları
hep Ahilik'in ürünleridir. Bu alanda yapılacak bilimsel, düzenli, geniş
boyutlu bir çalışma, Ahilik Örgütünün Anadolu tarihinde de ne denli
etkili, verimli, kapsamlı olduğunu gösterecektir. Oysa bu kurum, bugüne
değin, bilimsel bir açıdan görülmemiş, bilimsel, önyargıdan uzak bir
anlayışla ele alınmamıştır.....amıştır.
Admin- YÖNETİM
- Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul
moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel
» Türk tarihi
Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel
» site trafiğimiz
Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel
» forum resimlerimiz
Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel
» Melamiyye
Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel
» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin
» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin
» BİZİM SAYFAMIZ
Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin
» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin