ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
ALLAH-MUHAMMED -YA ALİ.

Vahdetin sırrına ereyim dersen
Vucudun şehrine gireyim dersen
Tüm alemi aynı göreyim dersen
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Küntü kenzin sırrına ermek için
Tüm alemi kendinde görmek için
Hakk sende olduğun bilmek için
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Enel Hakk sırrına erişmek için
Tüm varlığı bir gözle görmek için
Vahdeti vücuda ulaşmak için
Önce kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Hakkı Baba Hakk'ı bileyim dersen
Hakk'a Hakk-el yakin olayım dersen
Sen kendi kendini bileyim dersen

..ÖNCE KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEN GEREK..

..Dönen dönsün yolundan ,Ben dönmezem yolumdan..

Join the forum, it's quick and easy

ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
ALLAH-MUHAMMED -YA ALİ.

Vahdetin sırrına ereyim dersen
Vucudun şehrine gireyim dersen
Tüm alemi aynı göreyim dersen
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Küntü kenzin sırrına ermek için
Tüm alemi kendinde görmek için
Hakk sende olduğun bilmek için
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Enel Hakk sırrına erişmek için
Tüm varlığı bir gözle görmek için
Vahdeti vücuda ulaşmak için
Önce kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Hakkı Baba Hakk'ı bileyim dersen
Hakk'a Hakk-el yakin olayım dersen
Sen kendi kendini bileyim dersen

..ÖNCE KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEN GEREK..

..Dönen dönsün yolundan ,Ben dönmezem yolumdan..
ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Osmanlı kimdir
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel

» Türk tarihi
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel

» site trafiğimiz
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel

» forum resimlerimiz
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel

» Melamiyye
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel

» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin

» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin

» BİZİM SAYFAMIZ
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin

» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü 4Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin

Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim

Galeri


Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü Empty
Ortaklar
bedava forum

Similar topics
    RSS akısı


    Yahoo! 
    MSN 
    AOL 
    Netvibes 
    Bloglines 


    Sosyal yer imi

    Sosyal yer imi reddit      

    Sosyal bookmarking sitesinde ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL adresi saklayın ve paylaşın

    Kimler hatta?
    Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir

    Yok

    [ Bütün listeye bak ]


    Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
    Istatistikler
    Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız var
    Son kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel

    Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu

    Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü

    Aşağa gitmek

    mesaj Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Şub. 26, 2014 6:05 pm

    Tavil Sadece İsmaili Mezhebine Özgü

    İsmailidai’leri, özellikle Seyyidna Yakub al-Sicistani, Seyyidna Cafer
    Mansur al-Yaman, Seyyidna Kadi al-Numan,Seyyidna Hamiduddin Kirmani,
    Seyyidna Muayyad Şirazi, Seyyidna Hatim ve diğer birçokları bu seçkin
    ve örneği olmayan tek disiplinin gelişmesinde büyük rol oynamışlardır.
    İlm-i tavil’in (gizli / batıni bilimin) gerçekten sadece İsmaili
    mezhebine özgü olduğunu söylemek abartma olmayacak. Tavil ilmi, zamanın
    bütün mevcut bilgilerini / bilimlerini, -özellikle Abbasiler tarafından
    Yunan klasiklerinin Arapçaya çevirilmesiyle tanınmış, yaygınlaşmış
    bulunan Yunan bilimini- İslami öğretilerle birleştirmek için büyük bir
    girişimdi.

    Kuşkusuz İsmaililer tavil İlmi’nin, popularize edilmiş Yunan bilimiyle
    geliştirilmediğine, ama daha da erkenlere gönderme yapıldığı gibi,
    İmamdan İmama geçen ilm-al Nubuvvet’in (Peygamberlik ilmi) bir parçası
    olduğuna inanırlar. Fakat tarihsel olarak konuşunca, İkhvanus Safa
    Risaleleri yazılmadan önce tavil’in kaydına rastlamıyoruz. Denilebilir
    ki, İsmaililer arasında tavil bilgisi, yalnızca Grek bilim ve
    felsefesinin başarısıyla ya da çağrısıyla karşı karşıya gelindiği zaman
    yazıya geçirildi.

    Şiiler arasından Aşari’ler bu düşünsel mücadeleye çağrıyı, Yunan
    felsefesine toptan muhalefetle karşıladılar, üstelik onu reddetmek için
    onun araçlarını kullanarak. Oysa İsmaililer bunu, onun evrenin yaratışı
    (kuramı) dahil Yunan biliminden aldıklarını İslamın temel öğretileriyle
    (birleştirip) yaratıcı bir sentez yapma girişimiyle karşıladı. Böylece
    Aşariler ve İsmaililer, Yunan felsefesini düşünsel mücadeleye çağrısı
    ya da meydan okuması ve onun İslam dünyası üzerindeki büyük etkisini
    değişik karşılama yöntemleriyle yonttular. Bu etki hakkıyla
    değerlendirilmedi.

    İsmailitavil, akıl üzerinde yapılandırıldı. Arapça’datavil sözcüğü,
    “birinci, asıl, ilksel olmak ya da sözcüklerin asıl-temel anlamını
    vermek” demektir. İşte İsmaililere göre de, Kuran’ın ayetlerinden her
    birinin, açık olanından başka temel, yani gizli anlamı vardır ya da
    ikinci bir anlama sahiptir. Onlara göre asıl mümin bilen, bilgi sahibi
    olan kimsedir ve o kimse Kuran ayetlerine, gerçek ve gizli (batıni)
    anlamıyla inanandır.

    İsmaililer, bir Müslüman ile bir mümin arasında fark olduğuna ileri
    sürerler.Kelimeyi (Şehadeti) ezbere okuyan ve namaz kılma, oruç tutma,
    zekat verme, hacca gitme gibi bütün açık-görünen (zahiri) tapınmaları
    yerine getiren kimse Müslümandır. Ancak Mümin, Müslüman olmaktan daha
    fazlasıdır. Bir mümin sadece zahiri ibadetleri yerine getiren değil,
    fakat bu tapınmaların (rituals) anlamını, ne demek istediğini, amacını,
    aslı ve gerçek özüne, kısacası batıni (anlamda) inanan kimsedir.

    İsmaililer, 49. surenin 14. ayetini şöyle yorumlamaktadır:

    “Çöl sakinleri der ki: Biz inanıyoruz (amenna). Deki: Siz inanmıyor,
    fakat (sadece) dilden söylüyorsunuz; biz teslim oluyoruz (aslamna).
    Sizin kalblerinize henüz iman girememiş.”

    İsmaili ilahiyatçılarının görüşüne göre işte bu ayet, İslam ile İman
    arasında, yani teslim olanlar (Müslümanlar) ve inananlar (Mümin)
    arasında açıkça ayırım yapar. Onlara göre sadece görünen, açıkta, zahir
    olan kabul edilmez, fakat ciddi inanç batındadır, yani gizli ve esas
    olandır.
    Admin
    Admin
    YÖNETİM
    YÖNETİM

    Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    moderatörler
    tercübe: araştırmacı-yazar

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    mesaj Yolgösteren Sır

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Şub. 26, 2014 6:06 pm

    Yolgösteren Sır

    Daha fazla ilerlemeden önce, batın ve tavil yönteminin ne olduğunu
    anlamak gereklidir. Ve ayrıca sıradan insanların gerçek anlamlandırmayı
    ya da tavili bilmediğinin düşünülmesi önemlidir. Çünkü bilenler sadece
    seçilmiş ya da bilme yetkisi verilmiş pek az kişidir. Tavil’in içeriği
    sıradan müminlerden bile kesinlikle yol gösterici-eğitici bir sır
    olarak saklandı.Nedeni açıktı; İsmaililer, Ortodoks Müslümanlar
    tarafından heretik (sapkın) olarak görülüyordu. Hatta İmam Ghazali
    (ölm. 1111) Batınilik üzerine bir kitap yazmış ve onları suçlamıştı.
    Onlar, doğru olmadığı halde, tenasuh ve hulul anlayışıyla Tanrının
    İmamda görünüm alanına çıktığı ve ruhların başka bedenlere geçtiğine
    inanmakla suçlanıyorlardı. Kahire’deki Al-Azhar Üniversitesi İsmaili
    Araştırmaları Bölümü Başkanı olan Dr. Kamil Hüseyin, böyle iddiaları
    tamamıyla reddetti. Fakat İsmaililer çoğunlukla kendi gerçek inançları
    hakkında yanlış anlayış içindedir.

    Böyle suçlamalar korkusu yüzünden İsmaililer, batini tanrıbilim
    içindeki kendi inançlarını ve onu(batıni tavili) sadece seçilmiş ya da
    sırlar (bilme yetkisi) verilmiş az insanın açıklama yapacağını genel
    Müslümanlardan gizlemek zorunda kalmıştır. Batıni bilgi, kadın veya
    erkek sadece bir kişiye, inancı ve doğruluğu üzerinde güvence verdikten
    sonra açıklanırdı (ifşa edilirdi). Bugün bile sıradan Bohralar (Hintli
    Mustaili İsmaililer İ.K.), Sünni Ortodoks Ulemadan âdet olduğu üzere
    (gelecek) bir korku olmadığı halde, herhangibirtavil bilgisine sahip
    değildir

    İsmaililere göre mathal adı verilen bir bütün ideal sistem vardır ve
    burada yeryüzünde mamthul (ideali kavrayan, duyumsayan) dediklerini
    karşılayan, benzeyen, haber veren, temsil eden bir sistem(a
    corresponding system) vardır. Bunu anlamak için Tanrının, insan zihni
    tarafından kavranması asla mümkün olmayan çok üstün bir tümel (totaly)
    varoluş-mevcudiyet olduğunu bilmek gereklidir. O herşeyi bilir, akla
    uygun kılar ve sadece algılanamaz. Herhangibir benzeri de yoktur. Tanrı
    evrenin yaratılışına etkin olarak da karışmamıştır. O sadece ukul ‘u
    (safi nurdan akıllar, intellects) yaratmıştır. Akıllar, ışıktan
    yapılmış hafif-narin yaratıklardır. Işığa karşıt olan madde ise kathif
    (ağır ve karanlık)dir.

    Allahın ya da Ulu Varlığın, maddenin yaratılışında rolü yoktur. O,
    Seyyidna Yakub al-Sicistani tarafından Mubdi al Mubdiat(Yaratıcıların
    Yaratıcısı) olarak gösterilir. Onun rolü Ukul’un (Akıllar)
    yaratılmasıyla durur. Ve Allah sadece ışığı yaratmıştır, karanlığı
    değil. Hiçkimse karanlığın ve ağırlığın (kathafat) yaratılışını O’na
    atfedemez.

    Madde Onuncu Akıl tarafından yaratıldı ve Onuncu Akılın adı ashir-i
    mudabbir (Onuncu akıl)dir. Ayrıca Onuncu Akıl, bütün maddeyi temsil
    eden kathafat (ağırlık ve karanlık) ve bu evrenin yaratılışından
    sorumludur ve yine karanlığı ve ağırlığı ışığa (nura) çevirmek de onun
    sorumluluğundadır. Onuncu Aklın yeryüzündekikarşılığı ya da temsilcisi
    Peygamberdir. Demekki Peygamber yeryüzünde Ashir-i
    Mudabbir’inMamthul’dur; Onuncu Aklın, kathafat’ın (karanlık ve
    ağırlığın), latafat’a (ışık, hafiflik) dönüştürmesine yardımcı olur.
    Admin
    Admin
    YÖNETİM
    YÖNETİM

    Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    moderatörler
    tercübe: araştırmacı-yazar

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    mesaj Onuncu Aklın Temsilcisi

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Şub. 26, 2014 6:08 pm

    Onuncu Aklın Temsilcisi

    Peygamber insanlara doğru yolu gösterir ve bu nedenle Kuran tarafından
    Muhammed siracan munirah (ışık veren lamba) olarak tanımlanmıştır. O
    insanlığı aydınlığa-ışığa götürmekte ve değiştirmektedir. Peygamberden
    sonra bu işlevi yerine getiren İmamdır. Muhammed’den sonra herhangi bir
    peygamber olamayacağı için, onun halefi kızı Fatima ve onun kocası Ali
    soyundan gelen İmamlardır. İsmaili inançlarına göre bu dünya, bir
    ruhsal yol gösterici ve yeryüzünde aktif bir temsilci (mamthul of
    Ashir-e-Mudabbir) olan İmam’sız asla kalamaz. Bir İsmaili Dai bunu
    kanıtlamak içinIthbat-ul-Imamah (İmamlığın İspatı) risalesini yazdı.

    Şu halde yeryüzünde Onuncu Aklın temsilcisi İmamdır ve bundan dolayı en
    yüksek saygıya hak kazanır. İmam Onuncu Aklın tüm
    niteliklerine-sıfatlarına sahiptir ve demekki Tanrının sıfatları yoktur
    ve O bütün nitelik ve niceliklerin, sıfatların üstünde ve onların
    ötesindedir. Bu sıfatlar Onuncu Akla ayrılmış, ona özgüdür. Bunun için
    yeryüzünde Onuncu Aklın temsilcisi olan İmam yeryüzünde bu sıfatlara da
    sahiptir.

    Fatımi İsmaililerinin, karşıtları tarafından, Tanrının İmamın
    kişiliğinde zuhur ettiği, yani hulul inancı olarak yanlış anladıkları
    sıfatlar kuramı budur. Dr. Kamil Hüseyin,Seyyidna Muayyed Şirazı
    Divanı’na yazdığı Mukaddima’da (girişte) bunu ayrıntılılarıyla
    tartışmaktadır. İmamın kişiliği Tanrının değil, yukarıda gösterildiği
    gibi Onuncu Aklın karşılığıdır.

    Fatımiler ya da Fatımi davasını sürdürenler için de söylendiği gibi
    İsmaililer tarihin dairesel dönüşümleri-dönemleri kuramına (the
    cyclical theory of history)da inanmaktadırlar. Öyleyse, Onuncu Akılın
    görevi evrendeki tüm karanlığı ve ağırlığı (kathafat), aydınlığa –ışığa
    dönüştürmektir ve tarihin her döneminde karanlığın bir bölümü yeniden
    nura çevrilir; bu dönüşümler, maddenin tamamı nura dönüşünceye dek
    sürecektir ve artık bu evrende kathafat yoktur.

    Evrenin her dönüşümünde ya da çağında bir Adem yaratılır ve
    Peygamberlik zinciri, dönüşüm içinde İmamlar tarafından yeri alınan son
    Peygamber Muhammed’le sona ermiştir. Fakat her çağda kaim al kiyamah
    (Kıyamet’in sahibi, Yargılama gününü getiren) olarak bilinen biri
    çıkar.

    Qa'im al-Qiyamahile dönüşüm sona erer ve karanlık cismin son bir bölümü
    bu dönemde ışığa çevrilir. İşte bu kurama göre, evrende cisim hiç
    kalmayıp ışığa-nura çevrilinceye kadar bu dönemler sürecektir. Öyleki
    artık ışık,latafat; ağırlığa ve karanlığa, yani kathafat üzerinde
    sonsuz yengi kazanacaktır. Evren tarihinin İsmaili dairesel dönüşüm
    kuramı kısaca budur.

    Batıni ve tavil ilimlerini anlatan kitaplarından bazıları:

    1) Saiyyidna Mansur al-Yaman, Kitab al-Shawahid wa al-Bayan,

    2) Saiyyidna Qadi al-Nu'man, Ta'wil al-Da'a'im,

    3) Saiyyidna Hamiduddin Kirmani, Rahat al-'Aql ,

    4) Saiyyidna Mua'yyad Shirazi, Al-Majalis vb.

    Bu kitaplar batıni bilgileri ilgilendirdiği kadar, Fatımi davasını ya da en yüksek İsmaili başarılarını içermektedir.

    Saiyyidna Kadi al-Nu'man’ın İsmaili hukuku üzerineyazdığı al-Da'a'im
    al-Islam ve Ta'wil al-Da'a'im kitapları çok tanınmıştır. İkinci
    eserinde Kadi Nu'man şeriat ögelerinin ve bütün söylenegelen biçimsel
    tapınmaların özgün (batıni) anlamlarının açıklamalarını yapar. Kadı
    Numan ilk önce, gerçek bir inananın zahir ile batın, yani açık
    olan-dıştan görülen ve bu şeriat ritüellerinin özgün (original)
    niyetinin-maksadının ne olduğu arasında denge tutturmak gerektiğini
    vurgulamıştır.

    Kadı Numan zahir ve batın arasındaki denge üzerine bu vurguyu koymak
    zorunluğunu duydu, çünkü İsmaililer arasında bazı aşırılar, şeriatı
    iptal ettiklerini-kaldırdıklarını (ta'til al-shari'ah) ve batın ilmini
    bilenler için dışsal ya da biçimsel tapınmaları uygulamanın gerekli
    olmadığını ilan etmişlerdi. İsmaililerin bir aşırı kolu olan Karmatiler
    zahiri şeriatı uygulamayı kesmiş ve daha sonra Nizari İsmaililer de
    aynı şeyi yapmışlardır.

    Daha önceki bir makalemizde işaret ettiğimiz gibi diğer Müslümanların
    beş şarta inanmalarına karşıİsmaililer, İslamın yedi şartı (seven
    pillars of Islam) olduğuna inanmaktadırlar. Eklenen iki şart
    Velayet-velilik (Ehlibeyt sevgisi) ve Taharet, yani temizlikir. Burada
    taharetin gerçek anlamı ruhsal temizlik-paklık, ruhu kirleten herşeyden
    uzak kalmaktır. Kadı al-Numan, Ta'wil al-Da'a'im’inde bu yedi koşulu
    tek tek tanımlamıştır.
    Admin
    Admin
    YÖNETİM
    YÖNETİM

    Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    moderatörler
    tercübe: araştırmacı-yazar

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    mesaj Hakikat İçinde (Batıni Anlamda) Secde İtaatı Anlatır

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Şub. 26, 2014 6:09 pm



    İsmaililere göre birinci mutlak koşul velayettir. Kadı’ya göre İslamın
    her koşulu, Adem’den Muhammed’e kadar gelen peygamberlerden birini
    temsil eder. Adem Velayet’in temsicisidir; onun velayeti melekler
    üzerinde zorunlu kılındı ve meleklere onun önünde secde ettirildi.
    Secde gerçekte itaatı ifade eder. Ve bu velayettir. Adem bütün
    peygamberlerin ilkidir, onun velayeti de kendisni izleyen tüm peygamber
    ve İmamların velayetidir. Adem’i sevmemiş olanlar kurtuluşa ulaşamazlar.

    İsmaili teolojisine göre ikinci koşul olan tahareti (ruhsal paklık,
    içsel temizlik) Nuh peygamber temsil eder. Nuh peygamber insanlığı
    paklaştırmak, insanoğlunun ruhsal temizliğini sağlamak üzere
    gönderilmişti. Adem’in zamanında ve sonrasında her ne günah işlendiyse,
    Nuh onları temizlemek için geldi ve kendi şeriatıyla gelmiş olan o en
    büyük peygamberlerden biridir. Nuh ile birlikte gelen, su olarak
    temizliği simgeleyen Tufan, kirden-pislikten temizlenmek için
    gereklidir ve su batıni anlamda ilimin (son gerçekliğin bilgisi)
    karşılığıdır. Ruhsal temizliğe ulaşılması bilgi ve bilim aracılığıyla
    olur.

    İslamın üçüncü koşulu salat’ı (dua etmek, namaz; yazarın
    transkripsiyonu salah İ.K.)Kadı Nu'man, Beytullah’ı (Tanrının evi)
    yapan İbrahim peygambere atfeder. Tanrı bu evi, Müslümanların dua
    ederken döndükleri yön olan Kıble yaptı. Hazreti İbrahim de
    peygamberler arasında büyük makama sahiptir ve Kuran’da hakikate doğru
    yönelmiş olan bir hanif olarak tanımlanır.

    Musa peygamber de zekatın simgesidir. Musa, Firavun’a kendi nefsini
    temizlemesini (tazaka, Kuran 79, 16) istemiş olduğu söylenen ilk
    peygamberdir. Tanrı, Musa’yı, Firavun’a kendi kendisini paklaması
    (tazkiyah) için vaaz vermeğe-dua etmeye çağırdı. Zekat esas olarak
    paklanmak-temizlenmek için verilmeli. Bir kimseninin, fakirlere ve
    ihtiyaç sahiplerine bir kısmını vermekle kendi varlığı-zenginliğini
    paklaması zekat aracılığıyla olur.

    Savm(oruç) İsa peygambere bağlanır. Tavilde orucun anlamı, şeriat
    buyruklarının gizli gerçeği, yani batın hakkında konuşmamak sessiz
    kalmaktır. Tanrı’nın, “ben Tanrının merhameti için oruç adadım, artık
    herhangi bir adamla bugün konuşmayacağım” (19, 26) diye halkına
    söylemesini istediği kişi İsa’nın anası Meryemidi. Böylece görülecektir
    ki, bu ayet içinde sözedilen oruç tutma, doğrudan doğruya (batıni
    bilgiler hakkında) sessiz kalmayla ilişkilidir.

    Benzer şekilde hac da son Peygamber olan Muhammed’le ilgilidir.
    Müslümanların hac ziyareti yerine getirmesini ve hacca ilişkin
    ritüeller (manasik) yapmasını isteyen ilk kez odur. İslamdan önce
    Araplar hac düzenlerdi, fakat Kuran’da Tanrı tarafından tayin edilmiş
    hac törenleri (manasik) mevcu değildir. Tanrı, İslam öncesi Araplar ve
    onları Kabe yanında dua etmeleri konusunda, “ve onların Beytullah
    yanındaki duaları, ıslık çalmak ve elçırpmaktan başka birşey değildir”
    (8, 35) demektedir. Kafirler Kabe’nin çevresinde çırılçıplak bir
    durumda dönerlerdi. Böye bir utanç verici uygulamayı kaldıran Muhammed
    peygamber olmuştu. Ayrıca onlar Kabe’nin bütün çevresine tapmakta
    oldukları putları da yerleştirmişlerdi. Bu putları da kırıp yokeden
    Muhammed idi. Ondan sonra Hac için törenler koydu
    Admin
    Admin
    YÖNETİM
    YÖNETİM

    Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    moderatörler
    tercübe: araştırmacı-yazar

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    mesaj Muhammed Peygamber Diğer Bütün Peygamberlerin de Üzerinde Bir Değere Sahiptir

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Şub. 26, 2014 6:11 pm


    İsmaililere göre, İslamın koşullarından sonuncusu cihaddır ve o İmamlar
    zincirinin yedincisiyle ilişkilidir. İsmaililer (ya da Fatımiler),
    Fatımi İmamlar zincirindeki her yedinci İmama çok önem verirler.
    Yedinci İmama da natık (konuşan) adı verilir. Böylece her (yedinci
    olan) İmam, Tanrının izniyle onun buyrukları hakkında konuşacak ve
    onlara, kendi uğraşları-çabaları ya da dinini arındırmak için
    sürdürdüğü savaş(ım) aracılığıyla yeni bir yorum getirecek. Yukarıda
    sözü edilen Kaim al-Kıyamet de İmamlar zincirinin yedincisi olacaktır.
    Onun aracılığıyla (İslam) ümmeti Muhammed’in şeriatı üzerinde
    birleşecek. Bu nedenle Muhammed Peygamber, İslamın iki şartının -hac ve
    cihad- ona ve onun soyuna bağlı olması anlamında, diğer bütün
    peygamberlerden üstün olmaya layıktır.

    Saiyyidna Kadı Al-Nu'man, Ta'wil al-Da'a'im yapıtında ilim-bilim
    üzerinde şiddetle vurgu yapar. İlim İsmaili sistemin ana temelidir.
    İlim imana vezirdir. İman (inanç) ilimden gıdasını alır. Kadı Numan,
    bilimin hem zahire hem de batına uygulandığını söylemektedir. Böylece
    bir mümin, ancak iman ve ilim sayesinde gerçek inançlı kişi olur.

    İnsan bedeni suyla sadece temizlendiği gibi, inananın ruhu da yalnızca
    bilgiyle arınır. Amval (maddi varlık, zenginlik) hak etmeyen ya da
    anlayışı zayıf olan kişilerin hizmetine verilmediği (sufaha, Kuran 4,
    5) gibi, ilim de hakkı olmayan kişilere bildirilmez-tebliğ edilmez. Bu
    şekilde ilim aracılığıyla Tanrı tarafından seçilen-tercih edilen kimse,
    onu hak etmeyen kişilere vermemelidir. Başka bir deyişle, batın ilmi
    yalnızca inancı çok güçlü olan ve sendelemeyen hakeden kişilere
    sunulabilir. Bu bilim sayesinde o daha fazla güçlü olacak; fakat hakkı
    olmayan kişiye verildiği takdirde onun inancı zayıflayabilir ve
    kuşkuları artabilirdi. Ancak bir kimse, tavil ilmini hakeden, anlayan
    kişiye bildirirken hasis ve haketmemiş olana da fazla cömert
    olmamalıdır.

    Salat, yani dua-namaz sistemi özünde dava sisteminin kuruluşu anlamına
    gelir. Kuran’nın her neresinde salat’tan konuşulsa, “dua okumaktan”
    değil, fakat “dua düzenlemekten” (akim al-salah) söz edilir. Bu,
    gerçekte, Peygamberden sonra, inananlar toplumunun en yüksek temsilcisi
    olan imamın başkanlığında dava’nın yerleştirilmesi, düzenlenmesi
    anlamındadır. İnsandan uygun zamanda dua etmesi istendiği gibi, o
    kimseden uygun zamanda dava’nın yerleşip yürütülmesine enerjisini
    sunması ve onun için mümkün olduğunca çaba harcaması da istenir. Ruh
    kendisini dualarla zenginleştirdiği gibi, bir mümin, yani inançlı kadın
    veya erkek çabalarını, inananlar içindava’nın hizmetine vererek kendi
    kendisini zenginleştirir.

    Kısacası bunlar İsmaili tavil bilgisinin ya da ilminin önde gelen
    özelliklerinden bazılarıdır. Bu kısa deneme içinde tam doğruları
    ayrıntılayamıyoruz. Burada ancak, temel özelliklerin altını çizme
    girişiminde bulunulmuştur. Fatımi dai’leri bu konu üzerinde, bilim
    adamlarına hazır bıraktıkları yüzlerce kitapyazmışlardır. Bu deneme ,
    konuyla ilgilenenler için sadece bir giriş olabilir.

    (Asghar Ali Engineer: “Quran and Ismaili Tawil”
    Admin
    Admin
    YÖNETİM
    YÖNETİM

    Başak Kayıt tarihi : 19/01/14
    Yaş : 64
    Nerden : istanbul

    moderatörler
    tercübe: araştırmacı-yazar

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Sayfa başına dön

    - Similar topics

     
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz