Giriş yap
Arama
En son konular
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En bakılan konular
Similar topics
Sosyal yer imi
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel
Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu
Aleviliğin ana ilkesi “dört kapı kırk makam”dır.
1 sayfadaki 1 sayfası
Aleviliğin ana ilkesi “dört kapı kırk makam”dır.
Aleviliğin ana ilkesi “dört kapı kırk makam”dır.
Dört kapı kırk makam ilkesi nedir? Bu ilke sosyal hayatın öncelikle bir
bütün olduğunu ve bu bütünün farklı atmosferleri ve dinamikleri olan
çeşitli katmanlarının olduğunu anlatmaktadır.
Dört kapı kırk makam ilkesindeki “dört kapı”, şeriat, tarikat, marifet
ve hakikat kapılarıdır.Aleviliğin İslam dininin özü olma iddiası bu
dört kapı kırk makam ilkesinden geldiği söylenebilir. Çünkü bu ilke
genel anlamda İslami özü kendisinde toplamaktadır.
İslam dininin, insanoğlunun kurtuluş ve mutluluğu konusundaki iddiası
onu bütün sosyal düzen normları konusunda doğruyu ve yanlışı ortaya
koymasına neden olmuştur. Dolayısıyla İslam dini, sosyal düzen normları
olan hukuk, ahlak, görgü ve din alanında kendi çizgisini belirtmesini
zorunlu kılmıştır. Onun içindir ki Kur’an, sadece bir inançsal bir
buyruk değil aynı zamanda hukuk, ahlak ve görgü buyruğu dur da.
Aleviliğin de İslamın özü olma iddiası sahibi olması nedeniyle bu
çizgiyi aynen ilkelerine yansıtması kaçınılmaz olmuştur. Bu bakımdandır
ki, Alevilikte dört kapı kırk makam ilkesi en önemli ilkedir. Bu ilke
sosyal düzen normlarının, çağdaş terimlerle açıklanmasından yüzyıllarca
önce esas yönlerini tarif ederek açıklamıştır. “Şeriat” hukuk demektir.
“Tarikat” ise genel amacı bakımından ahlaka denk gelmektedir. “Marifet”
ise bu günkü ifade ile görgüye denk gelmektedir. “Hakikat” ise “İslamı
gerçek” açısından değerlendirildiğinde inancı yani dini ifade ettiği
görülecektir. Sonuçta çağdaş anlamda sayılan sosyal düzen normlarının
Alevilik tarafından şeriat (hukuk kuralları), tarikat (ahlak
kuralları), marifet (görgü kuralları) ve hakikat (din-inanç kuralları)
olarak açıklandığı görülmektedir.
Sosyal düzen normları, insan ve toplum hayatını düzenleyen kurallar
demektir. Aleviliğin İslami normlardan alarak ilkeleştirdiği bu sosyal
düzen normları kendi içerisinde farklı dinamiklere sahiptir. Dört kapı
kırk makam ilkesi çerçevesinde düşünüldüğünde;
Şeriat (hukuk) kapısında her hakkın sahibine ait olduğu ve kişilerin
her türlü özellikleri bu hakkın sahibine verilmesinde engel görülmediği
anlaşılmaktadır. Bu aynı zamanda adaleti, laikliği ve bireysel
özgürlüğü ifade etmektedir. Bu nedenledir ki şeriat kapısında eşyaya ve
hakka yönelik sahiplik nitelemesinde “bu senin şu da benimdir” dinamiği
ile hukukun kişisel haklar gözetilerek tecelli etmesinin öngörüldüğü
anlaşılmaktadır.
Tarikat (ahlak) kapısında, sosyal adalet, yardımlaşma, dayanışma,
toplumsal paylaşım, sevinçte ve tasada birlik, feragat, tahammül,
iyilik, dostluk, kardeşlik ve erdem ile hareket edilmektedir. Tarikat
atmosferinde, ahlaki her türlü gerekliliğin yerine getirilmesi ve ona
uygun davranılması hedeflenmektedir. Bu nedenledir ki, tarikat
kapısında eşyaya ve hakka yönelik sahiplik nitelemesinde “hem senin hem
de benimdir” dinamiğinin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Marifet (görgü) kapısında, bilgi, bilinç, aydınlanma, hicret, değişim,
ehliyet, sanat, estetik, oluşumlararası-insanlararası-uluslararası
ilişkilere vakıf olma, evrensel değerleri öğrenme, sünetullahı (tabiat
kurallarını) öğrenme, hakkaniyet duygusunu edinme ve bu değerleri
hayatına yansıtma amaçlanmaktadır. Bu açıdan da marifet kapısında hak
ve eşya ile olan ilişkinin niteliği geçişi anlatmak üzere değişkendir.
Bu kapıda “bu hem benim hem de değildir” şeklinde kendisini gösterdiği
anlaşılmaktadır.
Hakikat (din) kapısında (ki Aleviliğe göre dört kapının sonuncusudur)
nihahi gerçeğin, nihai benin, tek olan yaratıcının, gerçek Rabbin,
gerçek ilahın, gerçek malikin, yüce sevgilinin yani Allah’ın varış
noktası olarak algılanması öngörülmektedir. Bu kapıda insanın eşya
üzerindeki sahiplik nitelemesinde “ne senindir ne de benim” dinamiği
söz konusudur. Dolayısı ile gerçek malikin Allah olduğu vurgusu vardır.
Alevi tasavvufu, insanın bu kapı olarak simgelenen atmosferden geçerek
ve her atmosferin dinamiğini ihlal etmeden ona uyarak son kapıya
ulaşmasını öngörmektedir. Ve bu atmosferlerin kendi içindeki farklı
dinamiklerini bozmadan genele vakıf olunmasını öngörmektedir.
Alevi tasavvufu, bu maddi ve manevi terbiyesi ile her Alevinin, birer
insanı kamil (ideal insan) ve bu dünyada yaşarken ölen insan olarak
yaşamasını öngörmektedir. Bu dört iklimin (kapının) farkında olan mümin
Alevi, geçmişin ve geleceğin masumiyetine sahip çıkan birer Hüseyin,
geçmişin ve geleceğin zulmüne karşı, sağa sola bükülmeyen dimdik duran
birer Zülfikar’dır. Aşuredeki unsurlar gibi çeşitli fakat dünyanın
başka yemeğinde bulunmayan derecedeki tat ve lezzetle birleştiricidir.
Aşınmaz kalelere sahiptirler fakat o kaleler sadece barış için
kullanıldığından surlarından, açılmış yaban gülleri dökülür,
kıyılarında nilüfer çiçekleri gezinir, çocukları sevgi, erdem ve
adaletin peşinde kitaplarını açar, elleri bir zeytin dalına dünyaları
değişmez. Böyle bir iklimi öngörmektedir dört kapı kırk makam ilkesi
ile Alevilik. Barışın yani İslam’ın özü olarak
Dört kapı kırk makam ilkesi nedir? Bu ilke sosyal hayatın öncelikle bir
bütün olduğunu ve bu bütünün farklı atmosferleri ve dinamikleri olan
çeşitli katmanlarının olduğunu anlatmaktadır.
Dört kapı kırk makam ilkesindeki “dört kapı”, şeriat, tarikat, marifet
ve hakikat kapılarıdır.Aleviliğin İslam dininin özü olma iddiası bu
dört kapı kırk makam ilkesinden geldiği söylenebilir. Çünkü bu ilke
genel anlamda İslami özü kendisinde toplamaktadır.
İslam dininin, insanoğlunun kurtuluş ve mutluluğu konusundaki iddiası
onu bütün sosyal düzen normları konusunda doğruyu ve yanlışı ortaya
koymasına neden olmuştur. Dolayısıyla İslam dini, sosyal düzen normları
olan hukuk, ahlak, görgü ve din alanında kendi çizgisini belirtmesini
zorunlu kılmıştır. Onun içindir ki Kur’an, sadece bir inançsal bir
buyruk değil aynı zamanda hukuk, ahlak ve görgü buyruğu dur da.
Aleviliğin de İslamın özü olma iddiası sahibi olması nedeniyle bu
çizgiyi aynen ilkelerine yansıtması kaçınılmaz olmuştur. Bu bakımdandır
ki, Alevilikte dört kapı kırk makam ilkesi en önemli ilkedir. Bu ilke
sosyal düzen normlarının, çağdaş terimlerle açıklanmasından yüzyıllarca
önce esas yönlerini tarif ederek açıklamıştır. “Şeriat” hukuk demektir.
“Tarikat” ise genel amacı bakımından ahlaka denk gelmektedir. “Marifet”
ise bu günkü ifade ile görgüye denk gelmektedir. “Hakikat” ise “İslamı
gerçek” açısından değerlendirildiğinde inancı yani dini ifade ettiği
görülecektir. Sonuçta çağdaş anlamda sayılan sosyal düzen normlarının
Alevilik tarafından şeriat (hukuk kuralları), tarikat (ahlak
kuralları), marifet (görgü kuralları) ve hakikat (din-inanç kuralları)
olarak açıklandığı görülmektedir.
Sosyal düzen normları, insan ve toplum hayatını düzenleyen kurallar
demektir. Aleviliğin İslami normlardan alarak ilkeleştirdiği bu sosyal
düzen normları kendi içerisinde farklı dinamiklere sahiptir. Dört kapı
kırk makam ilkesi çerçevesinde düşünüldüğünde;
Şeriat (hukuk) kapısında her hakkın sahibine ait olduğu ve kişilerin
her türlü özellikleri bu hakkın sahibine verilmesinde engel görülmediği
anlaşılmaktadır. Bu aynı zamanda adaleti, laikliği ve bireysel
özgürlüğü ifade etmektedir. Bu nedenledir ki şeriat kapısında eşyaya ve
hakka yönelik sahiplik nitelemesinde “bu senin şu da benimdir” dinamiği
ile hukukun kişisel haklar gözetilerek tecelli etmesinin öngörüldüğü
anlaşılmaktadır.
Tarikat (ahlak) kapısında, sosyal adalet, yardımlaşma, dayanışma,
toplumsal paylaşım, sevinçte ve tasada birlik, feragat, tahammül,
iyilik, dostluk, kardeşlik ve erdem ile hareket edilmektedir. Tarikat
atmosferinde, ahlaki her türlü gerekliliğin yerine getirilmesi ve ona
uygun davranılması hedeflenmektedir. Bu nedenledir ki, tarikat
kapısında eşyaya ve hakka yönelik sahiplik nitelemesinde “hem senin hem
de benimdir” dinamiğinin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Marifet (görgü) kapısında, bilgi, bilinç, aydınlanma, hicret, değişim,
ehliyet, sanat, estetik, oluşumlararası-insanlararası-uluslararası
ilişkilere vakıf olma, evrensel değerleri öğrenme, sünetullahı (tabiat
kurallarını) öğrenme, hakkaniyet duygusunu edinme ve bu değerleri
hayatına yansıtma amaçlanmaktadır. Bu açıdan da marifet kapısında hak
ve eşya ile olan ilişkinin niteliği geçişi anlatmak üzere değişkendir.
Bu kapıda “bu hem benim hem de değildir” şeklinde kendisini gösterdiği
anlaşılmaktadır.
Hakikat (din) kapısında (ki Aleviliğe göre dört kapının sonuncusudur)
nihahi gerçeğin, nihai benin, tek olan yaratıcının, gerçek Rabbin,
gerçek ilahın, gerçek malikin, yüce sevgilinin yani Allah’ın varış
noktası olarak algılanması öngörülmektedir. Bu kapıda insanın eşya
üzerindeki sahiplik nitelemesinde “ne senindir ne de benim” dinamiği
söz konusudur. Dolayısı ile gerçek malikin Allah olduğu vurgusu vardır.
Alevi tasavvufu, insanın bu kapı olarak simgelenen atmosferden geçerek
ve her atmosferin dinamiğini ihlal etmeden ona uyarak son kapıya
ulaşmasını öngörmektedir. Ve bu atmosferlerin kendi içindeki farklı
dinamiklerini bozmadan genele vakıf olunmasını öngörmektedir.
Alevi tasavvufu, bu maddi ve manevi terbiyesi ile her Alevinin, birer
insanı kamil (ideal insan) ve bu dünyada yaşarken ölen insan olarak
yaşamasını öngörmektedir. Bu dört iklimin (kapının) farkında olan mümin
Alevi, geçmişin ve geleceğin masumiyetine sahip çıkan birer Hüseyin,
geçmişin ve geleceğin zulmüne karşı, sağa sola bükülmeyen dimdik duran
birer Zülfikar’dır. Aşuredeki unsurlar gibi çeşitli fakat dünyanın
başka yemeğinde bulunmayan derecedeki tat ve lezzetle birleştiricidir.
Aşınmaz kalelere sahiptirler fakat o kaleler sadece barış için
kullanıldığından surlarından, açılmış yaban gülleri dökülür,
kıyılarında nilüfer çiçekleri gezinir, çocukları sevgi, erdem ve
adaletin peşinde kitaplarını açar, elleri bir zeytin dalına dünyaları
değişmez. Böyle bir iklimi öngörmektedir dört kapı kırk makam ilkesi
ile Alevilik. Barışın yani İslam’ın özü olarak
Admin- YÖNETİM
- Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul
moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel
» Türk tarihi
Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel
» site trafiğimiz
Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel
» forum resimlerimiz
Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel
» Melamiyye
Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel
» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin
» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin
» BİZİM SAYFAMIZ
Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin
» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin