ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
ALLAH-MUHAMMED -YA ALİ.

Vahdetin sırrına ereyim dersen
Vucudun şehrine gireyim dersen
Tüm alemi aynı göreyim dersen
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Küntü kenzin sırrına ermek için
Tüm alemi kendinde görmek için
Hakk sende olduğun bilmek için
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Enel Hakk sırrına erişmek için
Tüm varlığı bir gözle görmek için
Vahdeti vücuda ulaşmak için
Önce kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Hakkı Baba Hakk'ı bileyim dersen
Hakk'a Hakk-el yakin olayım dersen
Sen kendi kendini bileyim dersen

..ÖNCE KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEN GEREK..

..Dönen dönsün yolundan ,Ben dönmezem yolumdan..

Join the forum, it's quick and easy

ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
ALLAH-MUHAMMED -YA ALİ.

Vahdetin sırrına ereyim dersen
Vucudun şehrine gireyim dersen
Tüm alemi aynı göreyim dersen
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Küntü kenzin sırrına ermek için
Tüm alemi kendinde görmek için
Hakk sende olduğun bilmek için
Önce Kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Enel Hakk sırrına erişmek için
Tüm varlığı bir gözle görmek için
Vahdeti vücuda ulaşmak için
Önce kendi ÖZÜNÜ bilmen gerek

Hakkı Baba Hakk'ı bileyim dersen
Hakk'a Hakk-el yakin olayım dersen
Sen kendi kendini bileyim dersen

..ÖNCE KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEN GEREK..

..Dönen dönsün yolundan ,Ben dönmezem yolumdan..
ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giriş yap

Şifremi unuttum

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Osmanlı kimdir
Hinduizm DİNİ. 4Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel

» Türk tarihi
Hinduizm DİNİ. 4Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel

» site trafiğimiz
Hinduizm DİNİ. 4Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel

» forum resimlerimiz
Hinduizm DİNİ. 4Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel

» Melamiyye
Hinduizm DİNİ. 4Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel

» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Hinduizm DİNİ. 4Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin

» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Hinduizm DİNİ. 4Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin

» BİZİM SAYFAMIZ
Hinduizm DİNİ. 4Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin

» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Hinduizm DİNİ. 4Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin

Mart 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

Takvim Takvim

Galeri


Hinduizm DİNİ. Empty
Ortaklar
bedava forum

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 


Sosyal yer imi

Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde ALEVİLİK BİLGİ FORMU-ALEVİ-VEYSEL adresi saklayın ve paylaşın

Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel

Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu

Hinduizm DİNİ.

Aşağa gitmek

yeni.1 Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 5:59 pm

Hinduizm çok kapsamlı ve geniş bir dindir. Adını aldığı üzere, genelde Hindistan ve çevresinde inanılır.
Hinduizm'de en önemli ilke dharmadır.
Dharma, insanların sosyal ve dini konumlarının gereği davranış biçimlerinden
dini uygulama tarzlarına kadar uzanan prensipler bütününe işaret eden bir kavramdır.
En üstte bulunan Realite'ye tapar ve bütün insanların gerçeği fark edeceğini belirtir.
Hinduizmin çoğu mezhebine ve inanışına göre ebedi bir cehennem ve lanetlenme diye bir şey yoktur.
Yalnız, MS.1300 yıllarında Madhva'nın kurmuş olduğu
Vaishnavism'in Dvaita inanışına göre ebedi lanetlenme olgusu vardır.
Madhva ruhları 3'e bölmüştür:
1)Mokşa'ya ulaşabilecek ruhlar(Mukti-yogyas),
2)Sonsuza kadar doğum ölüm döngüsünde kalacak olan ruhlar( Nitya-samsarins),
3)Sonsuza kadar lanetlenecek acı çekecek ve sonsuz cehenneme gidecek olan ruhlar(Tamo-Yogyas).
Tüm görünümleri biricik kaynağın açılımları kabul eden
Monist perspektiften, ikililiğe Düalizm,ortadoğu dinlerindeki gibi yüce bir Tanrı'ya dayalı deizmden,
çok tanrıcılığa bütün ruhsal yolları kabul eder.
Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür;
bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranışlarla.
Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir.
Dinsel bayramlar, haç, kutsal ilahiler ve evlerde tapınak uygulanan geleneklerdir.
Hindu yolunu sevgi, şiddetten kaçınma, iyi davranışlar ve doğruluk yasası tanımlar.
Bütün karmalar temizlenene, Tanrı fark edilene kadar her varlık yeniden bedenlenir.
Muhteşem kutsal tapınakların,
Hindu evindeki huzur dolu dindarlığın, metafizik ve yoga bilimin önemi büyüktür.
Hinduizm mistik bir dindir.
Bu dinde olan kişiyi iç varlığındaki
Gerçeği kişisel olarak tecrübe etmeye, sonunda insan ile Tanrı'nın bir olduğu şuurun
zirvesine ulaşmaya teşvik eder. Hinduizm, dünyanın en eski dinidir.
Başlangıcı belli değildir ve kayıtlı tarihten öncesine kadar uzanır.(Hinduizm,
M.Ö. 1500'lerde Veda'ların yazıya geçirilmesinden çok daha önce de mevcuttu
M.Ö. 3000 yıllarında Pre-Harappa ve Harappa dönemlerinde İndus uygarlığının dini idi
bu yıllardan kalma çeşitli Şiva kalıntıları bulunmuştur). Belli bir kurucusu yoktur.
Hinduizm'de, ilk defa
MÖ.800 yıllarında Brihadaranyaka Upanişad'ta detaylı bir şekilde açıklanan
karma ve reenkarnasyon inançları bulunmaktadır.
Kişinin hayatında yaptığı, düşündüğü, hissettiği bütün olgular ve mental nitelikler,
kişinin gelecekteki hayatını ve bütün kişilik özelliklerini, kaderini biçimlendirir,
başka bir deyişle Hinduizm'e göre kişi, farkında olarak veya olmayarak kendi kaderini yaratmaktadır,
Tanrı bu kadere "kötü" bir etki bırakacak bir şekilde müdahele etmez yani
kişinin hayatında başına gelen kötü olayların hiçbirinin arkasında
"Tanrı" yoktur, ancak eğer kişi Tanrı'ya derin ve içten dua ederse Tanrı, kişinin karmasına iyi etki edebilir.

Yüksek çakralarda bulunan akaşik hafıza, kişinin dünya hayatlarında,
astral boyutlarda ve diğer var oluş biçimlerinde yaptıklarını,
düşündüklerini, mental özelliklerini, ruh etkilemeleri biçiminde bir nevi "kayıt" etmektedir.
Hinduizm'e göre insanın yaşamlarında başlarına gelen kötülükler ve felaketlerin Tanrı ile ilgisi yoktur,
Tanrı asla hiçbir şekilde kötülüğe ve felakete neden olmaz.
Tanrı, fizik yasalarını ve doğa kanunlarını yaratması gibi, karma yasasını da var etmiştir,
böylece kişi, kaderini kendisi yazmaktadır ancak
"Sevgi"
olan Tanrı, eğer derin bir şekilde istenirse

insanların karmalarına iyi etkiye neden olacak bir biçimde müdahele edebilir.

alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 6:01 pm

Hinduizm'de Karma, 3 çeşittir:


1)Sanchita Karma


2)Prarabdha Karma


3)Kriyamana Karma

Prarabdha Karma, karmanın değiştirilemez kısmıdır, dolayısıyla bir "sonuç"tur ve yaşanmak,


katlanılmak zorundadır, ok atan bir kişinin attığı oka benzer,


ok yaydan çıkmıştır ve okçunun, artık elden çıkan ve


"kaderini yaşayacak"


olan ok üzerinde yapabileceği bir şey yoktur tek yapacağı


"kriyamana Karma"


yı yani mevcut durumunu karmasını en iyi şekilde yaratıp yeni okunu en iyi şekilde kullanmaktır.


Kişi bütün karmaları temizleninceye ve ruh evrimini tamamlayıncaya


kadar doğum ölüm döngüsünde(samsara) kalır,


artık öğrenilecek, geliştirilecek bir şey kalmayınca


Mokşa adı verilen kurtuluşa ulaşılır ve artık yeniden doğum, samsara son bulur.




Hinduizm'in kabul ettiği inançlar genel olarak şunlardır:



Vedalar(Samhitalar, Brahmanalar, Aranyakalar



ve Upanişadlar) Tanrı sözüdür, ileri seviye ruhsal varlıklar olan Rişi'lere vahiy yoluyla gelmiştir.



Aşkın ve içkin olan her yerde var olan, hem yaratıcı hem de yaratılışın kendisi olan ve pek çok şekilde tezahür



edebilen, farklı şekillerde adlandırılan, her şeyi, bütün canlıları ve evreni kapsayan, bütün canlıların kalbinde "üst ruh" olarak var olan tek Tanrı.



Evrenin sürekli bir, oluşum, muhafaza ve yok ediliş devrelerinden geçtiği, sonsuz olduğu.



Bütün canlıların yaptıkları, düşündükleri ve hissettikleriyle kendi kaderlerini yaratmaları, Karma/etki tepki yasası.



Bütün canlıların, ruhsal evrimlerini tamamlayıp Mokşa'ya ulaşıncaya kadar yeniden bedenlendikleri/ reenkarnasyon inancı.



Bütün hayatın ve canlıların kutsal olduğu; saygıyı, sevgiyi hak ettikleri, zararsızlık(ahimsa) ilkesi.



Sadece, tek bir dinin geçerli olmadığı, bütün dinlerin Tanrı'ya ulaşmada çeşitli yollar olarak kabul edilmeleri
gerektiği.
Kutsal metinleri
Hinduizm dini Budizm'den farklı bir vahiy dinidir dolayısıyla çeşitli kutsal metinlerin doğaüstü varlıklarla veya Tanrı ile ilgisi olduğuna, Tanrı'dan kaynaklandığına inanılır.Hinduizm dininde "peygamberlik" (Rişi) kavramı vardır, ancak bu kavram, ortadoğu dinlerinde algılanan "peygamberlik"ten oldukça farklıdır, ortadoğu dinlerinde peygamber, Tanrı tarafından özel olarak seçilmektedir. Hinduizm'de ise peygamberlik, "kazanılan" bir olgudur, pek çok doğum-ölüm döngüsünden geçen, oldukça "yaşlı" ve deneyimli, çok daha üst seviye olan az sayıda ruh, Tanrı ve Deva'lar ile çeşitli şekillerde iletişime geçebilir, vahyi, gizli bilgileri, Tanrısal hakikatleri alır.
Hindu kutsal metinleri öncelikle Şruti ve Smriti olarak iki kategoriye ayrılır. Şruti Sanskritçede "işitilen şey" anlamına gelmektedir. Şruti'nin belli bir yazarı bulunmamakta, kutsal kişilere (Rişiler) iletilen ilahi kayıtlar olduğuna inanılmaktadır. Vedalar, Upanişadlar ve Mahabarata destanının bir bölümü olan Bhagavad Gita Şruti kategorisi içerisindedir.Saivism mezhebinde, Şiva Agamaları da Şruti kategorisinde değerlendirilir, Şivacılara göre Agamalar, aynı Vedalar gibi, doğrudan Tanrı'dan kaynaklanmaktadır, vahiydir ve en az Vedalar kadar eskidir, binlerce yıl boyunca sözlü gelenek ile nesilden nesile aktarılmıştır. Diğer 3 mezhepte Agamalar Smriti olarak kabul edilir.


Smriti ise Sanskritçede "hatırlanan/korunmaya değer şey" anlamına gelmektedir. Dindeki otoriteleri Şruti'den sonra gelir.


Smriti'nin alt kategorileri şunlardır:


Dharma Şastra (Kurallar, kanunlar)
Mahakavyalar (Destanlar; Mahabarata ve Ramayana destanlarınını içerir)
Puranalar (Masallar veya Yazmalar)
Sutralar (Atasözleri veya aforizmalar)
Agamalar (Mantralar, Tantralar ve Yantraları içeren felsefeler)
Dyasanalar (Vedantayı da içeren felsefeler)
Onsekiz Ana Smriti'nin İsimleri:


Manu Smriti
Yajnavalkya Smriti
Parasara Smriti
Vishnu Smriti
Daksha Smriti
Samvarta Smriti
Vyasa Smriti
Harita Smriti
Satatapa Smriti
Vasishtha Smriti
Yama Smriti
Apastamba Smriti
Gautama Smriti
Devala Smriti
Sankha-Likhita Smriti
Usana Smriti
Atri Smriti
Saunaka Smriti
Mezhepler


Şaivizm
Şaktizm
Vişnaizm
Smartizm
Hint dinlerindeki gelişmeler sonucu Hinduizm adını alan din, Brahmanların hakimiyet sağladıkları dönemde ise Brahmanizm terimi ile ifade edilmiştir. Günümüzde Hinduizm ve Brahmanizm terimlerinin bir biri yerine kullanıldığı bilinmektedir. Yaygın bir anlayışa göre Hinduizm ve Brahmanizm terimleriyle, en eski Vedalar döneminden günümüze ulaşmış bulunan Hintlilerin inanç, düşünüş, his ve hayat tarzları kastedilmektedir. Hint yarımadasındaki halkın çoğunun dini inanç ve geleneklerini ifade ettiği için Hinduizm terimini kullanmaktadır. Hindular ise dinlerini "Sanatana Dharma" yani ezeli ve ebedi din veya baki din diye adlandırırlar. Bu dine mensup kişilere de "sanatani" yani baki denir.


Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre takriben M.Ö. 1500 yılları civarında Doğu Avrupa'dan gelen Aryalar, Hindistan'ı ele geçirirler. İki farklı halkın bir biriyle karışması sonucu dini inanç ve geleneklerde bir birine karışmıştır. Kökü yüzyıllar öncesine kadar uzanan bu karışım sonucu bugünkü Hinduizm ortaya çıkmıştır.Aryan istilası görüşüne katılmayan pek çok batılı araştırmacı ve bilim adamı da bulunmaktadır.Bu iki ırkın karışımından meydana gelen bu gelişme beş devreye ayrılır.
alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 6:03 pm

Vedalar dönemi
Upanişadlar dönemi
Klasik dönem
Ortaçağ 'daki ilahiyat, felsefe gelişme dönemi
Modern dönem
Hinduizm, yaklaşık dünya nüfusunun %12'sini oluşturur. Hinduizmin tespit edilebilmiş belli bir kurucusu bilinmediği gibi kendine özgü bir inanç sistemi ve kitabı da yoktur. Hinduizmin temelinde Brahma (Mutlak Varlık) inancı yatmaktadır. Bu husustaki geniş bilgiyi Hinduizmin Kutsal Metinleri olan Veda'larla Brahmana'larda bulmak mümkündür.
Hinduizm sınırsız bir vatan sevgisi ve bağlılık duygusu kavramları üzerine kurulmuş toplumsal ve siyasi olguların bir özel görüntüsüdür. Hinduizmin bir ilk lideri temel tebliği bildiren bir ilk kurucusu olmadığı için bir anlamda kurucularının kalabalık olduğunu söyleyebiliriz.
Hinduizm, batıda bazı çevreler tarafından anlaşıldığı aksine "yöresel, etnik" bir din olmayıp, bütün canlıların ve evrenin dini olduğunu iddia eden evrensel bir dindir. Vişnaizm


Vişnavitler (Vişnu mezhebi mensupları) Vişnu'yu en yüce Tanrı diğer Tanrıları ise ikincil olarak görürler. Gerekçeleri ise Vişnavitlerin Bhagavad Gita'da "Kulun ibadet ettiği uluhiyet veya form ne olursa olsun arzularını ben karşılarım." (Gita:7:21-22)
Bu dinin M.Ö. 5. ya da 6. yüzyılda ortaya çıktığı sanılmaktadır. Tüm Hindu dinlerinin içinde ikinci en genç olanıdır.
Kutsal Kitapları, Bhagavad Gita(Mö 300), Srimad Bhagavatam, Ramayana, Mahabharatta, Veda'lar ayrıca 12 temel upanishad ve bunlardan başka 13 Vaishnava upanishadı.Vaishnava dininin mezheplerinden alt kollarından olan Hare Krishna tarikatı 108 upanishadı da kabul ettiğini söyler.
Felsefeleri; Avatar yani Tanrı'nın dünyaya bedenlenerek gelmesi inancı vardır. İslam, Hıristiyanlık, Musevilik inancına en yakın dindir. İnsan ile Tanrı olan Vişnu (veya Krişna ya da rama) arasında fark vardır. Mokşa yani kurtuluş, Krişna'nın saf bilinciyle kaplanmış olarak onun spiritüel mekanındaki sonsuz mutluluktur. Tanrı ile bir olmak/aynı olmak inancı Vaishnavism mezhebinde vardır yalnız kişi Tanrı'da tamamen yok olmaz, kendi ruhsal özellikleri Tanrı'nın ruhuyla tamamen karışmaz denize atılan taş gibi Tanrısal bilinçle kaplanır ancak özü ayrı kalır bu anlamda Tanrı ile ruhlar tamamen ayrıdır ve ayrı kalacaktır. Doğum ölüm zincirinden kurtulan onun mekanında yaşamaya gidecektir. İnsan Tanrı özüne sahiptir, ilahidir, ama "Tanrı" değildir ve evren Brahman'ın tezahürüdür ama "aynısı" değildir.Yarı Tanrılar da Brahman'ın(Krişna) tezahürü değildir ama onun tarafından yaratılmışlardır. Birkaç Vişnu mezhebine göre madde gerçektir yanılsama değidir. Bazı Vaishnava mezheplerinin (Dvaita) kullandığı "Madde gerçektir" ifadesi, "madde" olgusunun da kozmosta yeri olduğunu ifade eder, bu anlamda madde yanılsama değildir ancak kesinlikle ilüzyondur, maddeyi bu bedenle ve duyu organlarıyla olduğu gibi algılamak olanaksızdır bu anlamda her şey "illüzyondur". Tüm vaishanavların kutsal kitap olarak kabul ettiği Srimad bhagavatam şöyle der: "Tanrı tarafından yaratılan bir yanılgı sonucu, evren gerçek olmadığı halde gerçekmiş gibi görünür, tıpkı rüyada çektiğimiz acıların yalnızca hayalden ibaret olması gibi." (Srimad Bhagavatam 10.14.22)
Saf monizm görüşünü (Filozof Şankara'nın görüşünü) benimsemiş diğer Vaishnavalara göre madde gerçekten de yoktur, yani duyu organlarıyla algılanabilen dışında "madde" gerçekliği yoktur.
Tek tanrılı bir dindir. Tek bir "Tanrı" vardır, o da Krişna'dır (Vişnu'nun avatarı). Bundan başka bir de "üstün melekler" veya Tanrı'nın hizmetçileri olan varlıklar vardır bunlara "yarı Tanrı" denir. Brahma ve Şiva bazı Vaishnava mezheplerince Vişnu'nun tezahürleri olarak görülürken bazılarınca Vişnu'dan sonraki en önemli 2 "Tanrı'ya yakın güçte yarı-Tanrı" olarak görülür. En önemli amaç Tanrı'ya ibadet etmektir.(Bhakti-Yoga) İman birinci plandadır. Mistik bilgi ve yoga uygulamaları ikinci plandadır.
Vaishnava'lar, yaygın olarak, Vishnu'nun avatarı olan veya Tanrı'nın bizzat kendi formu kabul edilen Krişna'ya ibadet ederler. Şaivizm


Şaivizm'de Vişnu ve Brahma, Şiva'nın tezahürleri olarak görülürler. Şivitlerin dünya üzerindeki en kutsal kabul ettikleri manastır Nepal'in başkenti Katmandu'nun doğusundaki Bagmati nehrinin kenarındaki Paşupatinat Manastırıdır. Şaivitler hem monistik hem de düalistik felsefeleri izlerler.
En eski Hindu dinidir. Ayrıca Hindistan'ın M.Ö. 1500 lerde Aryan işgalinden önceki diniydi. Çok eski ve köklü bir uygarlık olan(M.Ö. 3000) İndüs uygarlığının (veya Harappa) 2 dininden biriydi. Öyle ki bu uygarlıktan kalan Şiva şekilleri/biçimleri Şiva'ya ait diğer kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. En mistik Hindu dinidir. Dravid/Sudric ırkına aittir.
Kutsal kitapları; Şiva Agamaları (en eski Saivism metinleri), Tirumantiram, Şiva puranları, Vaishnava upanişadları hariç diğer upanishadlar (95 upanishad).Şiva mezhepleri bunlara ilaveten Vedalar'ı (Rig, Atharva, Yajur, Sema) da kabul eder. Lingayat hariç bütün Şivacı mezhepler Vedalar'ı kabul etmektedir, Lingayat mezhebi, Budizm gibi Hinduizm'den ayrılıp ayrı bir kimlik kazanmıştır.Keşmir Şivacılığının bunlara ilaveten kendine has kutsal kitapları da vardır.Şiva Agamaları 28 tanedir, her bir Agama; felsefe, yoga, ibadet ve tapınak ile ilgili konulara değinen bölümlerinden oluşur, Keşmir Şivacılığı, bunlara ilaveten 64 Agama'yı daha kabul eder. Saivism kutsal kitaplarından biri Tirumantiram 28 Agama'dan bahsetmektedir
Felsefeleri; Avatar yani Tanrı'nın bedenlenmesi inancı yoktur. Onlara göre Tanrı bedenlenmez. Panenteist bir dindir, her şey Brahman'dır. İnsanlar da aslında öz olarak Tanrı'dır. Her şey Brahman'ın (Şiva) tezahürüdür. Bütün yarı tanrı denen varlıklar Brahman'nın tezahürleridir. Aryan işgalinden sonra Krişna da Saivism taraftarlarınca milyonlarca yarı tanrıdan sadece biri olarak kabul edilmiştir. Mokşa yani kurtuluş demek, insanın özünün/ruhunun bir yağmur damlasının okyanusa karışıp onunla tamamen bir olması gibi sonsuz brahman'a (Şiva) karışarak onunla bir olması demektir. Tanrı ile insanın ruhu birdir (okyanus- su damlası örneği). Her şey Tanrı'nın parçasıdır da denebilir. Kötülüğün yok edicisi olduğu kabul edilen, "yok edici" varlıklara tapma olgusu da vardır
Yoga, tapas uygulamaları, mistik bilgi ve amel birinci planda, iman ikinci plandadır.Asıl amaç Tanrı'nın üstün ve gizemli özünün ve insanın ruhunun aslında onunla bir olduğunun farkına varmak deneyimlemek ve cehaletten kurtulmaktır. Şaktizm


Şaktalar çeşitli biçimler altında Şakti (veya Devi)'ye tapınırlar. Şaktizm Vedanta, Tantra, S***hya felsefeleriyle ilişkilidir ve zengin bir Bhakti Yoga geleneği de bulunmaktadır.
Saivism ile beraber en eski Hindu dinidir. Bu da aynı Saivism gibi, M.Ö. 3000 yıllarında İndüs Uygarlığı'nın (ve Harappa) diniydi. O yıllarda Saivism ile iki "rakip" din oldukları tahmin edilmektedir. Saivism gibi Dravid ırkının bir dinidir. Ancak 4. yüzyıl ve 7. yüzyıl arasında biraz değiştiği bugünkü durumuna geldiği tahmin edilmektedir.
Kutsal Kitapları; Vedalar, Devi Gita, Tantras veya Shakta Agamas (En eski shaktism metinleri), Shakta Puranas, Çandi Patha, Vaishnava upanishadları hariç 95 upanishad.
Felsefelerinde tanrıça tapınımı vardır. Tanrıça dünyada beden alabilir yani avatar inancı vardır. Bu da Saivism gibi panenteist bir dindir. Her şey Brahman'dır. İnsanlar da aslında öz olarak Tanrıça'dır. Her şey brahman'ın (Shakta) tezahürüdür.
Bütün yarı tanrı denen varlıklar Brahman'nın tezahürleridir. Aryan işgalinden sonra Krişna da Shakta taraftarlarınca milyonlarca yarı tanrıdan sadece biri olarak kabul edilmiştir. Mokşa yani kurtuluş demek, insanın özünün/ruhunun bir yağmur damlasının okyanusa karışıp onunla tamamen bir olması gibi sonsuz brahman'a (Shakta) karışarak onunla bir olması demektir. Tanrıça ile insanın ruhu birdir. (okyanus- su damlası örneği) Her şey Tanrıça'nın parçasıdır da denebilir. Dilini dışarı çıkarmış bir şekilde ve oldukça vahşi bir biçimde resmedilen Kali ma (Kali ana) (Kara Tanrıça) isimli Tanrıça'ya da tapılmaktadır, Kali-ma, Shakti mezhebi taraftarlarınca "kötülüğün yok edicisi" olarak nitelendirilir.Saivism den farklı olarak büyücülük uygulamaları ön plandadır.Pagan bir din sayılabilir. Paganiz ile en çok yakınlık gösteren Hindu dinidir. Doğaya, ağaçlara, böceklere, hayvanlara, gök cisimlerine de tapılır.
Bu inançta hem mistik bilgi ve yoga hem de iman eşit ağırlıktadır.Smartizm


Smartalar tüm tezahürlerin Brahman'dan ortaya çıktığını kabul ederek Advaita (ikiliksizlik) felsefesini izlerler. Kişisel Tanrılar Brahman'ın farklı isimlerdeki görünümleridir. Smarta perspektifi Batı'daki hakim Hinduizm algısıdır. Neo Hinduizm de denir.
Kutsal Kitapları, Ashtavakra Gita, 15 upanishad, puranas, Bhagavad Gita,, Yoga sutras. Felsefeleri, İnsan Tanrı'dır. Gördüğümüz her şey aslında bir yanılsamadan ibarettir. Madde kesinlikle gerçek değildir, yanılsamadır. Advaita vedanta düşüncesinin en ağır olduğu Hindu dinidir. İnsanın ruhu ile Tanrı'nın ruhu birdir. En "modern" Hindu dini denebilir. Mokşa kavramı Saivism dekine benzerdir. Tamamen "tekçi" dir,ikilik yoktur her şey aslında birdir.
Bu dinde mistik bilgi ve yoga uygulamaları tamamen ön plandadır. Tanrı/Tanrıça tapınımı hemen hemen "yok" denecek kadar azdır. İmanın değil mistik bilginin önemi vardır. En liberal Hindu dinidir.
alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 6:04 pm

Dinler Arası İlişkilerde
Hindu Tutumu
Swami Nikhilananda


Hindistan'ın ruhsal kültürünün en eski yazılı tarihi Veda çağlarından, modern Hindistan'ın peygamberi Ramakrişna'nın zamanına kadar Hinduizm diğer dinlere karşı iyi niyet ve saygı beslemiştir. Çok az sayıda olan hizipçi hoşgörüsüzlüklerine rağmen Hindistan'ın tarihi, dinsel sürtüşmelerden uzak kalmıştır. Hristiyan döneminden bile önceleri, Hindistan Yahudi gruplara kucak açmış ve onlara kendi ibadetlerini yapabilmeleri özgürlüğünü tanımıştır.


Hz. İsa'nın havarilerinden olan Thomas, öğretmeninin kutsal kitabını öğretmek üzere Hindistan'a gelmiş ve Güney Hindistan'da hala hizmet vermekte olan bir kilise kurmuştur. Kendi vatanlarında zulme uğrayan birçok Parsi (Hint Zerdüştü) bugün, eski ve büyük bir inanç sistemi olan Zerdüştçü bir grubun birliği altında azınlık olarak yaşamaktadır. Hindu krallar genellikle Müslümanların camilerini inşa etmelerine yardım etmişlerdir. Hindu ve Müslümanlar arasındaki dinsel sürtüşmeler genellikle politik etkenlerden kaynaklanmakta olup din, bahane olarak kullanılmıştır.


Hinduizmin diğer dinlere karşı saygılı tutumu en iyi felsefi temeli aracılığıyla anlaşılabilir. Daha önce de söylendiği gibi, Vedalar'a göre yüce gerçek, ad, form ve sıfatları olmayan Brahman veya ruhtur ve göreli evrende Brahman'ın en yüce tezahürü Hindular, Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından değişik ad ve şekillerde tapılan Kişisel Tanrı'dır. Kutsal Hindu yazılarından birinde şöyle denilmektedir: "Hiçbir şekli veye özelliği olmadığı halde Brahman, ruhsallık arayışı içinde olanların iyiliği için formlar ve adlar alır." Budizm, Kişisel Tanrı kavramını resmen kabul etmese de uygulamada Budistlerin Buda'ya karşı olan tutumları, diğer dinlerin inananlarının peygamber ve velilerine karşı olan tutumlarından farklı değildir.


Yüce gerçekliği kişisel olmayan hakikat olarak kabul eden ve aynı zamanda onun somut tezahürlerini de inananlarının iyiliği adına kabul eden bir din, tüm dinsel ideallerin geçerliliğini kabul eder ve onlara saygı duyar. Kişisel Tanrı'nın yüce gerçek olduğu dinler için durum oldukça farklıdır. Onlar için kişiye özgü bir özgürleşme ya da "o veya bu" kavramını geliştirmek doğaldır. Hinduizm hiçbir zaman kıskanç bir Tanrı veya kişiye özgü özgürleşme kavramını geliştirmemiştir. Seçilmiş insanlar fikri Hinduizm'e yabancıdır. Hindu tektanrıcılığında tüm ilahlar yüce Tanrı'nın içinde yok olur veya onun bir parçası olarak kabul edilir, oysa Sami tektanrıcılığında buna izin verilmez. Bagavatgita'da, arzuların baskısı altında olan ve kendi doğalarının izinden giden insanların diğer ilahlara uygun ritüeller aracılığıyla tapamayacağı belirtilir. Arzular, nihayetinde, ibadetin meyvelerinin asıl dağıtıcısı olan O'nun tarafından yerine getirilir yalnızca.


Bir Hindu mezhebinin kuşku götürür ritüellerini sorgulayan bir öğrenci sine Sri Ramakrişna, şöyle demiştir:


"Eğer o mezhebin üyeleri samimi olsalar, arka kapıdan da olsa Tanrı'nın köşküne girerlerdi."


Hz. İsa, Baha'sının evinde birçok köşkler olduğunu söylemiş ve bunu vurgulamak için de eğer böyle olmasa bunun gerçek olduğunu iddia etmeyeceğini eklemiştir.


Vivekananda bir insanın hatadan gerçeğe değil de hakikatten hakikate veya daha aşağı seviyedeki bir hakikatten daha yukarı seviyedeki hakikate daha doğru bir şekilde ilerleyeceğini söylemiştir. Tanrı'ya yürekten inanan insanların bazılarının tamamıyla hatalı, bazılarının ise tamamen doğru olması mümkün değildir. Bir insanın ruhsal yaşamı ve ibadet şekli kendi içsel tekamülü tarafından belirlenir. Bagavatgita'da, akıllı insanların cahil insanların akıllarını karıştırmamaları fakat onların seviyesine inmek suretiyle onları eğitmeleri gerektiğini belirtilir.


Bir kilisede doğmak güzel bir şeydir fakat bir kilisede ölmemelidir. Beşeri kurumlar olan dinler mutlak anlamda mükemmel olamazlar, ancak Tanrı mükemmeldir. Din, Tanrı değildir fakat, Tanrı'ya giden yolu gösterir. Herhangi kurumsallaşmış bir dinin öğretileri, şu veya bu şekilde, kurucusunun getirdiği halinden sapmıştır. Bir zamanlar, Şeytana gerçeğe sahip olan bir insana nasıl davranacağı sorulduğunda şu şekilde karşılık verdiği söylenir: Gerçeğe sahip olan o kişinin, bu gerçeği organize bir hale getirmesi için aklını çelerdim. Tıpkı saatlerin zaman zaman güneşe göre ayarlanması gibi, dinlerde de zaman zaman düzeltmeler yapılmalıdır. Bu düzeltmeler, kutsal yazıların yorumcuları olan teologlar tarafından değil, sadece kutsal kişiler tarafından yapılabilir.
Daha önce de söylendiği gibi, Hinduizm hem başlangıç yıllarında hem de bu yılları izleyen gelişme süreci içerisinde dikkate değer bir şekilde evrenselliğin ruhunu yansıtır.


Rig-Veda çağlarından beri şöyle denir: "Gerçek, bir tanedir; bilgeler, bunu farklı adlarla çağırırlar."


Upanişadlar’da şöyle yazılıdır: "ikincisi olmayan tek, kendisi şekilsiz olduğu halde çeşitli güçleri yoluyla, kendine ait hiçbir amacı olmadan çeşitli şekiller yaratır. Evren yaratılışın en başında O'ndan ortaya çıkar ve en sonunda da O'na geri döner. Bizi güzel düşüncelerle donat."


Ve yine şöyle yazılıdır: "Akan nehirlerin, kendi ad ve formlarını kaybetmek suretiyle denize dökülüp yok olması gibi, ad ve formlardan azat olmuş akıllı adam, büyükten de büyük olan Brahman'a ulaşır."
alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 6:06 pm

Ebedi ruh ile donandıkları anda bir Hindu'yu bir Müslüman'dan, bir Hristiyan'dan veya bir Yahudi'den ayırmak mümkün değildir. Kişi sadece, aşağı seviyelerde farklar görür ama zirvede, tüm farklılıklar yok olur.


İkici olmayan ruha değişik adlar altında tapılmasından Hinduizm'de tekrar tekrar söz edilir. Bir Hindu kutsal yazısından yapılan alıntı şöyledir: "Şiva'ya inananların Şiva, Vedantacılar'ın Brahman, Budistler'in Buda (buraya Hristiyanların cennetteki Baba'sını, Yahudilerin Yehova'sını ve Müslümanların Allah'ını ekleyebiliriz), mantık açısından gelişmiş olan Nyaya felsefesine inananların İlahi Olan, Cayna öğretisine inananların Arhat, Mimamsa okulunun ritüellerinin karma adı altında taptığı evrenin efendisi, kötülüklerin yok edicisi, bize yüreğimizin tüm dileklerini bağışla."


Tüm yolların aynı amaca götürdüğü şu ilahide de vurgulanmaktadır:


"Vedalar'da, Samkhya'da, Yoga'da, Saiva ve Vaişnava kutsal yazılarında ortaya konulan yollar farklıdır. Bunların içinden kimi insanlar bazılarını, diğerleri bir başkasını en iyisi olarak seçer. İnananlar kendi kişisel eğilimlerine göre dosdoğru veya kıvrımlı olan bu çeşitli yollardan giderler. Fakat, Ey Efendim, yalnızca Sen, tüm insanların biricik amacısın. Tıpkı, tüm nehirlerin nihai hedefinin okyanus olması gibi."


Daha önceki bölümde de belirtildiği gibi, Hinduizmin kendisi, birden fazla tanrısal enkarnasyondan söz eder. İyi bir Hindu, bunların tümüne ve aynı zamanda diğer dinler tarafından inanılanlara da saygı duyar. Arcuna, siyah tenli olan Krişna'yı biricik avatar olarak yüceltmiştir. Krişna öğrencisine kendisini izlemesini söylemiş ve bir ormana girmişlerdir. Krişna, Arcuna'ya büyük bir ağaç göstermiş ve ona bunun ne ağacı olduğunu bilip bilmediğini sormuştur.


Ağacı inceledikten sonra Arcuna, bunun dallarında böğürtlen salkımları olan bir böğürtlen ağacı olduğunu söylemiştir fakat Arcuna ağacın yakınma geldiğinde bunların böğürtlen değil de Mutlak ağacının dallarında sallanan sonsuz sayıda Krişna olduğunu görmüştür. Krişna, Buda, Hz. İsa ve diğer enkarnasyonlar; varoluşun bilgisi, mutlak bahtiyarlık okyanusundaki birçok dalgalardır.
Bir gün, Buda'nın en önemli izleyicisi Ananda öğretmeni Buda'ya geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin en büyük peygamberi olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Buda öğrencisine yaratılıştan bu yana. dünyaya gelmiş olan ve dünyanın sonu gelinceye kadar dünyaya gelecek olan tüm peygamberleri bilip bilmediğini ve hatta dünyanın değişik bölgelerinde o anda yaşamakta olan tüm tanrıya benzer insanları tanıyıp tanımadığını sorduğunda Ananda içine düştüğü tutuculuktan ötürü çok utanmıştır.


Hinduizm'e göre hiçbir peygamber tümünün en büyüğü olacak kadar büyük değildir. Tüm peygamberler mesajlarını aynı kaynaktan alırlar ve bunu, insanlara onların ihtiyaçlarına en uygun olacak şekilde sunarlar. Hz. İsa, Buda, Hz. Muhammed, Krişna ve Hz. Musa'nın öğretilerinde insanların kendilerine özgü ihtiyaçlarına göre bazı değişiklikler görmek mümkündür ancak gerçekle sohbetlerinde bu yüce kişilerin tümü aynı tanrısallığı, aynı güzelliği ve aynı gerçeği deneyimlemişlerdir. Peygamberlerin izlerinden giden insanlar, bu peygamberlerin ortak içsel deneyimlerinin farkına varamamakta ama bu öğretilerdeki dışarıdan gözlenebilecek farklılıklar, dinsel tartışmalar ve karşıtlıklara konu oluşturmaktadır.


Dinler arasındaki uyum özellikle Ramakrişna'nın ruhsal deneyimlerinde canlı olarak görülebilmektedir. Modern Hindistan'ın bu kutsal kişisi, Hinduizm'in tüm düal ve düal olmayan disiplinlerini deneyimlemiş ve her zaman aynı Tanrısal şuurluluk haline ulaşmıştır. Onun ruhsal deneyimlerinde dikkat edilmeye değer olan etken şudur: Ramakrişna belirli bir yolda ilerlerken kendini tamamıyla bu yola verir ve onun dışında her şeyi unuturdu. İslami öğretileri deneyimlediği sırada kendisi, tıpkı bir Müslüman gibi yemiş, giyinmiş ve davranmıştır. Odasındaki Hindu ilahlara ait resimleri kaldırmış ve Hindu tapmaklarına gitmeyi bırakmıştır. Dolayısıyla Ramakrişna, kitabi bilgiye dayanarak değil de kendi deneyimine dayalı olarak tüm dinlerin, aynı hedefe ulaşan değişik yollar olduğunu öğretmiştir.


Kendisi aynı zamanda herhangi bir inanca sahip olan bir kişinin, kendi ritüelleri ve inançlarını terketmemesi gerektiğini çünkü bu inançlarında samimi ise bunların yardımıyla Tanrı'ya ulaşabileceğini öğretmiştir. ;


Ramakrişna'nın en ünlü şarkılarından biri şöyledir:


Ben kalbimi Seninle birleştirdim. Orada sadece Sen varsın. Orada sadece Seni buldum, çünkü orada var olan tek şey Sensin. Ey Efendim, kalbimin tek sevgilisi! Herkesin tek barınağı Sensin; Senin yaşamadığın bir kalp gerçekte nerededir?


Sen her kalbe girdin, Var olan tek şey Sensin.
İster bilge veya aptal, ister Hindu veya Müslüman olsun,
Sen onları nasıl istersen öyle yaparsın. Var olan tek şey Sensin.
Senin varlığın her yerde, Kabe'de veya cennette;
Senin önünde herkes eğilmeli çünkü
Yerden en yüksekteki cennete kadar, cennetten en aşağıdaki yere kadar Var olan tek şey Sensin.
Baktığım her yerde Seni görüyorum. Var olan tek şey Sensin
Düşündüm taşındım ve şunu anladım ve
Hiç kuşkusuz şunu gördüm ki,
Seninle karşılaştırılabilecek tek bir şey yoktur.
Jafar'a şu aşikar edilmiştir ki, varolan tek şey Sensin.


Rama krişna, genellikle değişik dinsel deneyimleri değişik müzik melodilerine benzetirdi. Bir gün kendisi bir konseri dinlerken, kendi dininden başka dinlere karşı hoşgörülü olmayan bir dini lidere şöyle demiştir: "Bu müzik parçasının ne kadar melodik olduğunu biliyor musun? Virtüözlerden bir tanesi flütü ile sadece tek bir ton seslendirirken diğeri değişik melodiler yaratmakta. Yedi tane deliği olan bir enstrümanım varken niçin tek bir tonda çalayım? Niçin ben O'yum diyeyim? Yedi tane deliği olan enstrümanım ile değişik melodiler çalmak istiyorum. Niçin sadece Brahma, Brahma diyeyim? Bazen kendimi O'nun bir hizmetçisi gibi, bazen bir arkadaşı, bazen annesi ve bazen sevgilisi olarak kabul ederek O'nunla değişik ilişkiler yoluyla sohbet etmek istiyorum."
alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 6:07 pm

Başka bir durumda, sadece şekilsiz bir Tanrı'ya inanan bir dini mezhebin üyelerine hitap ederek şöyle demiştir:


"Biz hepimiz aynı Tanrı'ya sesleniyoruz. Kıskançlık ve düşmanlık olmamalıdır. Bazıları Tanrı'nın şekilsiz olduğunu, bazıları ise Tanrı'nın şekli olduğunu söylerler. Ben şöyle diyorum: Eğer o kimse şekle inanıyorsa, bırakınız bir şekli olan Tanrı üzerine meditasyon yapsın. Eğer her hangi bir şekle inanmıyorsa, bırakınız, şekli olmayan Tanrı üzerine meditasyon yapsın. Sadece benim dinim doğrudur, diğer dinler yanlıştır şeklinde bir şeye inanmak doğru değildir. Doğru tutum şudur: Benim dinim doğrudur fakat, diğer dinlerin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ben bunu söylüyorum çünkü insan Tanrı'yı algılamadığı sürece O'nun gerçek doğasını bilemez.


"Hindular, Hristiyanlar ve Müslümanlar, hepsi de aynı şeyin arayışı içindedirler. Bir anne çocuklarının midesine uygun yemekler hazırlar. Bu annenin beş tane çocuğu olduğunu ve bu aile için bir adet balık aldığını varsayalım. Anne onlara pilav veya körili balık yahnisi hazırlamıyor. Çocukların hepsi aynı sindirim gücüne sahip değil. Ama tüm çocuklarını aynı ölçüde sevmektedir. Benim tutumum ne olurdu biliyor musunuz? Ben balığın her şekilde pişirilmişini severim. Kızarmış, körili, salamura. Bunun da ötesinde, aynı ölçüde pilavı da severim.


"Hakikat nedir, biliyor musunuz? Tanrı değişik insanlara, değişik zamanlara ve ülkelere göre değişik dinler yaratmıştır. Tüm öğretiler birçok yol içerir. Ancak yol, hiçbir şekilde Tanrı'nın kendisi değildir. Aslında, kişi eğer yollardan bir tanesini tüm kalbiyle inanarak izlerse Tanrı'ya ulaşabilir. Bir kişinin inandığı dinde bazı hatalar olduğunu düşünelim. Eğer kişi samimi ve dürüst ise, Tanrı'nın kendisi bu hataları düzeltecektir.


"Eğer diğer dinlerde hatalar varsa, bu sizi hiç ilgilendirmez. Tüm dünyanın sahibi olan Tanrı bunun gereğini yapar. Aslında sizin görüşünüz iyi bir görüştür. Siz Tanrı'yı şekilsiz olarak tanımlıyorsunuz. Bu iyi. Bir kişi keki dondurmayla birlikte veya sade yiyebilir. Her iki şekilde de kek tatlıdır.


" Fakat dogmatizm iyi bir şey değildir. Eminim bukalemunun hikayesini duymuşsunuzdur. Bir adam bir ormana girmiş ve bir ağacın üzerinde bukalemun görmüştür. Arkadaşlarına şöyle der: 'Kırmızı bir kertenkele gördüm.' Gördüğü şeyin kırmızı olduğundan kesinlikle emindir. Gidip ağaca bakan başka bir adam, 'Yeşil bir kertenkele gördüm' der. Gördüğü şeyin yeşil olduğundan kesinlikle emindir. Ancak ağacın altında yaşayan adam şöyle der: 'Her ikinizin dediği de doğru. Ancak, gerçek şudur ki, bu yaratık bazen kırmızı, bazen yeşil, bazen sarıdır. Bazen de hiç rengi yoktur.'


"Tanrı, Vedalar'da hem şekilli hem şekilsiz olarak anlatılmıştır. Siz Tanrı'yı şekilsiz olarak anlatıyorsunuz. Bu, tek yönlüdür. Fakat önemli değil. Siz Tanrı'nın yönlerinden bir tanesini gerçek anlamda biliyorsanız, O'nun diğer yönlerini de bilmeniz mümkündür. Tanrı bizzat kendisi size o yönlerinin hepsini teker teker söyleyecektir."


Ramakrişna tarafından vaaz edildiği gibi, dinlerin uyumu, zamanımızın acil ihtiyaçlarından birine yanıt verecektir. Bilim ve teknoloji yüzünden dünya daralmış ve insanlar birbirlerine daha yakın bir duruma gelmişlerdir. Din insanların yaşamında yaşamsal bir önem taşıdığından, değişik dinler, insanlığın iyiliği için karşılıklı saygı göstermedikçe ve birlikte çalışmadıkça dünyada barış na­sıl söz konusu olabilir? Geçmişte dinler hem iyi, hem kötü olaylara vesile olmuşlardır. Diğer yandan hastaneler ve yardım kuruluşları inşa ederek, sanat ve edebiyatı teşvik ederek ve insanlık üzerine birçok güzellikler bağışlayarak barış ve ilerlemeye büyük ölçüde katkıda bulunmuşlardır. Diğer taraftan din adı altında insanlar savaşmış, hemcinslerini katletmiş, kültür hazinesi olan kutsal yerlere zarar vermişlerdir. Bugün insanların birbirlerinden nefret etme lerini sağlayacak olan yeterince din vardır.
alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

yeni.1 Geri: Hinduizm DİNİ.

Mesaj tarafından alevi-veysel Cuma Ocak 08, 2016 6:08 pm

Ancak, onların birbirlerini sevmelerini sağlayacak yeterince din yoktur. Gerçekten de dinlerin birbirlerine karşı olan hoşgörüsüzlükleri, bu insanların dine sırtlarım çevirmelerine ve manevi yaşamda, hayırseverlik veya bilim ya da insanlıkla ilgili çalışmalarda avuntu aramalarına neden olmuştur. Ancak bununla birlikte, kin ve kabalıktan sorumlu olan din değil bağnazlık ve dar görüşlülüktür. Ve tüm bu hoşgörüsüzlüklere rağmen, her zaman dinler arası dostluğu teşvik etmek için insanların içinde gizli bir istek olmuştur. Bu konuda Hindu tutumunu tartışırken, kısaca şu soru üzerinde durabiliriz. Niçin bu kadar çok din var? Bu dinler han­gi konuda uyuşmuyorlar? Hangi konuda uyuşuyorlar? Evrensel din nedir?


Önce ilk soruyu ele alalım. Niçin bu kadar çok din var? Değişik dinler, hepsi insanlığın iyiliği için çalışan Tanrımın değişik güçleridir. Bundan ötürü bu ruhsal güçlerin hiçbirine zarar veremeyiz. Değişik mizaçtaki insanlara uygun değişik inançlar gereklidir. Bazı insanlar duygusal, bazıları akılcı, bazıları kendi içini gözlemleyebilen, bazılarıysa aktiftir. Ve yine soyut bir ideal üzerine tefekkürde bulunmak isteyen bazıları vardır. Kimileriyse somut semboller aracılığıyla ibadet etmeyi arzular. Sadece tek bir dinsel disiplin olsaydı, bu dinsel disipline uymayanlar için hiçbir ümit olmazdı. Dolayısıyla, bir tek yerine birçok dinsel disiplin olması bir şanstır çünkü birçok insan böyle olmasını dilerdi. Ne kadar çok din olursa, insanların ruhsal açlıklarını doyurması olasılığı o kadar fazladır. Eğer bir şehirde birçok restoran varsa, herkesin kendi istek ve ihtiyaçlarına uyan yiyeceği seçmesi şansı olacaktır. İnsanlar pirinçten, ekmekten, patatesten aynı besini alabilir. Aynı aydınlık, değişik şekillerde olan birçok lambadan ve aynı beyaz süt değişik renkteki birçok inekten gelebilir.


Her insan kendi dini aracılığı ile tekamülünü gerçekleştirip bu din aracılığıyla kendini Yaratan ile kendine özgü ilişkisini kurmadıkça, din, misyonunu yerine getirmiş sayılmaz. Eğer dünyada tek bir din olsaydı, din ölmüş olurdu. Değişim yaşamın göstergesidir ve her zaman da öyle olacaktır. Düşünen varlıklar farklı olmalıdırlar, değişiklik düşüncenin ilk işaretidir. Düşünen bir insan diğer düşünen insanlar arasında yaşamak ister çünkü düşüncelerin çatışması, düşünceyi harekete geçirir. Büyük dinlerin günümüze kadar gelmiş olmaları, bu dinlerin yararlarının hala ortadan kalkmadığını gösterir. Dünya dinleri gerçekte birbirleriyle çelişmezler veya birbirlerine düşmanlık beslemezler. Gerçekte senin dinin, benim dinim, benim ulusal dinim, senin ulusal dinin, diye bir şey yoktur. Sadece, değişik inançların değişik şekillerde tezahür ettiği bir tek evrensel din vardır. Tanrı, Hinduizm'de genellikle arzuları yansıtan bir mücevher olarak anlatılır. Onda, herkes kendi ideal gerçeğinin, tanrıçasının ve güzelliğinin yansımasını bulur.


Değişik dinler değişik yüce gerçeğin değişik yüzlerini vurgular. Müslümanlık belki de diğer herhangi bir dinden daha fazla biçimde, inananları arasında kardeşliği temsil eder. Müslümanlıkta sosyal ayrılıklar yoktur. Müslümanların Mekke'ye yaptıkları hac yolculuğu son derece etkileyicidir. İster prens, ister sıradan bir vatandaş, isterse dilenci olsun aynı dikişsiz, bol, beyaz elbiseyi giyerler. Bu giysi bir kabile reisini bir çobandan farksız kılar. Tüm bu insanlar, her şeye kadir Allah'a teslim olmak için kutsal Kabe'ye doğru ilerlerler. Tanrı önünde tüm Müslümanlar eşittir.


Hristiyanlıkta temel fikir şudur: Dua et çünkü cennetin krallığı ellerinin arasındadır.


Bu, şu demektir: Zihninizi arındırın ve Baba'nın gelmesi için hazır olun.


ALINTIDIR..
alevi-veysel
alevi-veysel
site admin
site admin

Başak Kayıt tarihi : 23/01/14
Yaş : 64
Nerden : İSTANBUL

moderatörler
tercübe:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz