Giriş yap
Arama
En son konular
En bakılan konular
Similar topics
Sosyal yer imi
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 216 kişi Cuma Ağus. 11, 2017 12:46 am tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 16 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: Pir Veysel
Kullanıcılarımız toplam 5038 mesaj attılar bunda 681 konu
CAMİ VE CEM EVİ
1 sayfadaki 1 sayfası
CAMİ VE CEM EVİ
CAMİ VE CEM EVİ
Cami kelimesi, Arapça "CEM" (toplanma, bir araya gelme) kelimesinden
sonradan türetilmiştir… Bu anlamda. Kur’an-ı Kerim’ de ne cami kelimesi
ne de cem evi kelimesi, sözcük olarak geçmez.
Kur'an ‘da ibadethane olarak secde edilen
yer anlamına gelen, “mescit” sözcüğü geçer. İlk mescid Hz. Peygamber
Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinde kurulmuştur. Medine
girişinde konakladığı KUBA köyünde yapılmıştır. Bu mescid yapılış
öyküsü ise şöyle anlatılır: Peygamberimiz Hz. Muhammed Medine’de “tef”
çalınarak karşılanır ve devesini serbest bırakılır, deve iki yetim
çocuğa ait olan bir yere konaklar. Bu yere ”Peygamber Mescidi” yapılır.
İşte Kuba köyünde yapılan ilk mescid’in öyküsü böyledir.
Daha önce Peygamberimiz ibadetlerini evinde veya
Ashab-ı Kiram’dan olan Erkan Bin Ebu’l Erkan’ın evinde yapardı. (İslam
Ansiklopedisi “mescit” bölümüne bak.)
Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği,
Peygamber mescidi: -Mescid-i Resul, Mescd-i Şerif, Mescid-i Saadet ve
en çok bilinen ismiyle “Mescid-i Nebevi” adlarıyla anılmıştır.
Bu mescidte şunlar yapılıyordu:
1-Gündüzleri bir eğitim – öğretim yeri idi.
2- Geceleri ise, evsiz kimseler ve misafirlerin barınması için “Suffa” denilen üzeri kapalı bir bölüm eklenmişti
3- Hz.Muhammed dersler veriyordu. Yeni gelen insanlara okuma yazma
bile öğretiliyordu. Savaş esirleri 10 kişiye okuma yazma. Öğretmeleri
karşılığında serbest bırakılıyordu.
4- Buranın ihtiyaçları da sahabelerce karşılanıyordu. İslam’da ilk
üniversite diyebileceğimiz bu okul sayısız alim yetiştirmiştir.
5- Bu mescit aynı zamanda, kurulan devlete ait bütün faaliyetlerin yürütüldüğü merkez niteliğinde idi.
6- Hz. Muhammed, ashabıyla sohbet ediyor savaş ve barış kararları
orada alınıyordu. Elçileri orada kabul ediyordu. Savaşa çıkacak
orduları orada techiz ederek yola çıkarır, topluma ait bütün meseleler
orada çözüme kavuşturulurdu.
7- Medine de bir evi ve ailesi olmayan fakir kimseler de Suffa’da yatıp kalkıyor, ihtiyaçları buradan sağlanıyordu
Hz. Muhammed Mustafa’nın Temiz soyu Ehl-i Beyt’in ibadetini yaptığı mekana, yani
Alevilerin ibadet ettiği yere secde edilen yer anlamında “cemevi” denir.
Cem evi; Alevi İslam inancının ibadet
yeridir. Geçmişte de tekke, zaviye, dergah olarak adlandırılmıştır.
Farsça’da, dayanma anlamına gelen tekke (tekye) sözcüğü İslam’da
inançsal etkinliklerin yürütüldüğü yapıyı anlatmak için kullanılır.
Tekke insanlığın mabedidir, gönül gözünün aydınlandığı, kalp gözüyle
görmeye başlanılan yerdir.
Tarihimize baktığımız da; Ahmet Yesevi Dergahın
da, Hacı Bektaş dergahın da ve 1207 tarihinde yapılan Seyit Gazi
Dergahın da “Kırklar Meydanı” veya “Meydan Evi” olarak anılan “Cemevi”
ni göreceğiz. Bu dergahlara “Cami” sonradan eklenmiştir.
Bu mabetler değişik isimlerle anılmıştır;
Mevlevilikte “huzur” ya da “huzur-ı pir” Alevilik’de “pir evi” yada
“pir makamı” olarak adlandırılmıştır. Mutasavvıfcılarca ilk tekke, sufi
adı ile anılan ilk kişi olan Ebu Haşim El-Kufi (ölüm 767) tarafından
Şam yakınlarında Remle’de kuruldu ve İslam dünyasının her tarafına
hızla yayıldı. 12. Yüzyılda Türkistan’da yetişen Ahmet Yesevi
Hazretleri en büyük tekkeyi kurarak “Pir-i Türkistan” adı ile ünlenmiş
oradan da küçük Asya dediğimiz Anadolu’ya Hacı Bektaş Veli tarafından
taşınmış, Hacı Bektaş ilçesinde büyük bir dergah kurarak gönüller
fethetmeye başlamışlardır.
Buralara “ışık dergahları” adı da verilmiştir. Çünkü burada doğan
ışık Balkanlara, Budapeşte’ye kadar yayılmış ve gitmiştir. Işık
dergahları olarak gönüller fethetmişlerdir. Bu dergahlardan yetişen
dervişler dünyanın belirli yörelerine yayılarak irşatlarını
sürdürmüşlerdir. Bu tekkelerde yetişen Yunus, Abdal Musa, Kaygusuz
Abdal, Sarı saltık ve daha niceleri halen günümüzde de gönlümüzde de
yaşayıp irşatlarını devam ettirmektedirler.
Türkiye’de II. Meşrutiyet ilanından (1908)
sonra yapılan bir sayıma göre sadece İstanbul’da 311 tekke varmış.
Ülkemizde tekkeler kullanım amaçlarının dışına taşındığı için 30 Kasım
1925 tarihinde, 677 sayılı yasa ile kapatılmış, tekke ve zaviyeler
kapatılıp yasaklanınca o kelimeler yerine “Cemevi” kelimesi
kullanılmıştır. Cem, birliğin ve beraberliğin adıdır. Cemin yapıldığı
Cemevi ise sadece ibadet amaçlı kullanılmamış geçmişin mescitin
işlevini yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. Çok amaçlı
olarak kullanılmaktadır.
Cem Evleri’nde neler yapılır.
1-İkrar ve iman, edeb ve erkan, tevella ve teberra, güvenin ve
Birbirinden razı olanların toplandığı, Hakk'a temenna ve Hakk'ın
tecelli yeridir
2-Barış, Huzur ve toplumsal birlikteliğin sağlandığı mekânlardır
3-Toplum içerisinde, suç işleyenlerin halk meclislerinde
yargılandığı, Herkesin birbirinden rızalık aldığı meydanlardır. Bu
manada, toplumsal yargı ve karar yeridir.
4-Alevi topluluğunun tapınma dışında toplumsal, bireysel
sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve
görmektedir.
5-Cem evleri, toplumsal kaynaşmanın birlikteliğin perçinleştirildiği, sohbet ve muhabbet ocağıdır
6-Hiçbir karşılık beklenmeksin (Veya sadece minimum maliyetler)
eğitim-öğretim , kesintisiz devam ettiği mekanlardır. Bu mekânlarda,
(saz, bağlama, semah, müzik, Bilgisayar kursu, dikiş-nakış, okuma, Vb
birçok kurs verilmektedir)
7-Bir çok cem evi, ırk renk, dil, din gözetmeksizin bütün
yoksullara aş evi olmuştur.. Bugün, herhangi bir cem evine gitseniz,
farklı din ve mezheplerden fakir birçok insanın karnını doyurduğunu
göreceksiniz.
8-Birçok cem evinde, hasta, ve doktora gidecek parası olmayanlara,
bedava sağlık hizmeti sunulmakta, hastalara yardımcı olunmaktadır.. bu
hizmetler renk, ırk, dil, din, mezhep ayrımı olmaksızın herkese bedava
sunulmaktadır.
Allah Eyvallah
Kaynaklar:
1- İslam Ansiklopedisi, Bkz. “mescit”
2-M. Hamidullah, İslam Peygamberi, İstanbul, 1981,11,s. 832
3-Nesei, Mesacid, s. 21
4-İbn Sa’d Tabakatül- Kübra Beyrut, C.1, s.239
5-A. Rıza. UĞURLU, "CEM EVİ"
Cami kelimesi, Arapça "CEM" (toplanma, bir araya gelme) kelimesinden
sonradan türetilmiştir… Bu anlamda. Kur’an-ı Kerim’ de ne cami kelimesi
ne de cem evi kelimesi, sözcük olarak geçmez.
Kur'an ‘da ibadethane olarak secde edilen
yer anlamına gelen, “mescit” sözcüğü geçer. İlk mescid Hz. Peygamber
Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinde kurulmuştur. Medine
girişinde konakladığı KUBA köyünde yapılmıştır. Bu mescid yapılış
öyküsü ise şöyle anlatılır: Peygamberimiz Hz. Muhammed Medine’de “tef”
çalınarak karşılanır ve devesini serbest bırakılır, deve iki yetim
çocuğa ait olan bir yere konaklar. Bu yere ”Peygamber Mescidi” yapılır.
İşte Kuba köyünde yapılan ilk mescid’in öyküsü böyledir.
Daha önce Peygamberimiz ibadetlerini evinde veya
Ashab-ı Kiram’dan olan Erkan Bin Ebu’l Erkan’ın evinde yapardı. (İslam
Ansiklopedisi “mescit” bölümüne bak.)
Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği,
Peygamber mescidi: -Mescid-i Resul, Mescd-i Şerif, Mescid-i Saadet ve
en çok bilinen ismiyle “Mescid-i Nebevi” adlarıyla anılmıştır.
Bu mescidte şunlar yapılıyordu:
1-Gündüzleri bir eğitim – öğretim yeri idi.
2- Geceleri ise, evsiz kimseler ve misafirlerin barınması için “Suffa” denilen üzeri kapalı bir bölüm eklenmişti
3- Hz.Muhammed dersler veriyordu. Yeni gelen insanlara okuma yazma
bile öğretiliyordu. Savaş esirleri 10 kişiye okuma yazma. Öğretmeleri
karşılığında serbest bırakılıyordu.
4- Buranın ihtiyaçları da sahabelerce karşılanıyordu. İslam’da ilk
üniversite diyebileceğimiz bu okul sayısız alim yetiştirmiştir.
5- Bu mescit aynı zamanda, kurulan devlete ait bütün faaliyetlerin yürütüldüğü merkez niteliğinde idi.
6- Hz. Muhammed, ashabıyla sohbet ediyor savaş ve barış kararları
orada alınıyordu. Elçileri orada kabul ediyordu. Savaşa çıkacak
orduları orada techiz ederek yola çıkarır, topluma ait bütün meseleler
orada çözüme kavuşturulurdu.
7- Medine de bir evi ve ailesi olmayan fakir kimseler de Suffa’da yatıp kalkıyor, ihtiyaçları buradan sağlanıyordu
Hz. Muhammed Mustafa’nın Temiz soyu Ehl-i Beyt’in ibadetini yaptığı mekana, yani
Alevilerin ibadet ettiği yere secde edilen yer anlamında “cemevi” denir.
Cem evi; Alevi İslam inancının ibadet
yeridir. Geçmişte de tekke, zaviye, dergah olarak adlandırılmıştır.
Farsça’da, dayanma anlamına gelen tekke (tekye) sözcüğü İslam’da
inançsal etkinliklerin yürütüldüğü yapıyı anlatmak için kullanılır.
Tekke insanlığın mabedidir, gönül gözünün aydınlandığı, kalp gözüyle
görmeye başlanılan yerdir.
Tarihimize baktığımız da; Ahmet Yesevi Dergahın
da, Hacı Bektaş dergahın da ve 1207 tarihinde yapılan Seyit Gazi
Dergahın da “Kırklar Meydanı” veya “Meydan Evi” olarak anılan “Cemevi”
ni göreceğiz. Bu dergahlara “Cami” sonradan eklenmiştir.
Bu mabetler değişik isimlerle anılmıştır;
Mevlevilikte “huzur” ya da “huzur-ı pir” Alevilik’de “pir evi” yada
“pir makamı” olarak adlandırılmıştır. Mutasavvıfcılarca ilk tekke, sufi
adı ile anılan ilk kişi olan Ebu Haşim El-Kufi (ölüm 767) tarafından
Şam yakınlarında Remle’de kuruldu ve İslam dünyasının her tarafına
hızla yayıldı. 12. Yüzyılda Türkistan’da yetişen Ahmet Yesevi
Hazretleri en büyük tekkeyi kurarak “Pir-i Türkistan” adı ile ünlenmiş
oradan da küçük Asya dediğimiz Anadolu’ya Hacı Bektaş Veli tarafından
taşınmış, Hacı Bektaş ilçesinde büyük bir dergah kurarak gönüller
fethetmeye başlamışlardır.
Buralara “ışık dergahları” adı da verilmiştir. Çünkü burada doğan
ışık Balkanlara, Budapeşte’ye kadar yayılmış ve gitmiştir. Işık
dergahları olarak gönüller fethetmişlerdir. Bu dergahlardan yetişen
dervişler dünyanın belirli yörelerine yayılarak irşatlarını
sürdürmüşlerdir. Bu tekkelerde yetişen Yunus, Abdal Musa, Kaygusuz
Abdal, Sarı saltık ve daha niceleri halen günümüzde de gönlümüzde de
yaşayıp irşatlarını devam ettirmektedirler.
Türkiye’de II. Meşrutiyet ilanından (1908)
sonra yapılan bir sayıma göre sadece İstanbul’da 311 tekke varmış.
Ülkemizde tekkeler kullanım amaçlarının dışına taşındığı için 30 Kasım
1925 tarihinde, 677 sayılı yasa ile kapatılmış, tekke ve zaviyeler
kapatılıp yasaklanınca o kelimeler yerine “Cemevi” kelimesi
kullanılmıştır. Cem, birliğin ve beraberliğin adıdır. Cemin yapıldığı
Cemevi ise sadece ibadet amaçlı kullanılmamış geçmişin mescitin
işlevini yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. Çok amaçlı
olarak kullanılmaktadır.
Cem Evleri’nde neler yapılır.
1-İkrar ve iman, edeb ve erkan, tevella ve teberra, güvenin ve
Birbirinden razı olanların toplandığı, Hakk'a temenna ve Hakk'ın
tecelli yeridir
2-Barış, Huzur ve toplumsal birlikteliğin sağlandığı mekânlardır
3-Toplum içerisinde, suç işleyenlerin halk meclislerinde
yargılandığı, Herkesin birbirinden rızalık aldığı meydanlardır. Bu
manada, toplumsal yargı ve karar yeridir.
4-Alevi topluluğunun tapınma dışında toplumsal, bireysel
sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve
görmektedir.
5-Cem evleri, toplumsal kaynaşmanın birlikteliğin perçinleştirildiği, sohbet ve muhabbet ocağıdır
6-Hiçbir karşılık beklenmeksin (Veya sadece minimum maliyetler)
eğitim-öğretim , kesintisiz devam ettiği mekanlardır. Bu mekânlarda,
(saz, bağlama, semah, müzik, Bilgisayar kursu, dikiş-nakış, okuma, Vb
birçok kurs verilmektedir)
7-Bir çok cem evi, ırk renk, dil, din gözetmeksizin bütün
yoksullara aş evi olmuştur.. Bugün, herhangi bir cem evine gitseniz,
farklı din ve mezheplerden fakir birçok insanın karnını doyurduğunu
göreceksiniz.
8-Birçok cem evinde, hasta, ve doktora gidecek parası olmayanlara,
bedava sağlık hizmeti sunulmakta, hastalara yardımcı olunmaktadır.. bu
hizmetler renk, ırk, dil, din, mezhep ayrımı olmaksızın herkese bedava
sunulmaktadır.
Allah Eyvallah
Kaynaklar:
1- İslam Ansiklopedisi, Bkz. “mescit”
2-M. Hamidullah, İslam Peygamberi, İstanbul, 1981,11,s. 832
3-Nesei, Mesacid, s. 21
4-İbn Sa’d Tabakatül- Kübra Beyrut, C.1, s.239
5-A. Rıza. UĞURLU, "CEM EVİ"
Admin- YÖNETİM
- Kayıt tarihi : 19/01/14
Yaş : 64
Nerden : istanbul
moderatörler
tercübe: araştırmacı-yazar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 26, 2024 10:03 am tarafından alevi-veysel
» Türk tarihi
Cuma Ocak 05, 2024 7:57 pm tarafından alevi-veysel
» site trafiğimiz
Cuma Kas. 17, 2023 3:37 pm tarafından alevi-veysel
» forum resimlerimiz
Paz Ocak 09, 2022 8:09 pm tarafından Pir Veysel
» Melamiyye
Salı Ağus. 22, 2017 5:57 pm tarafından alevi-veysel
» Hasan Sabah ve Haşhaşiler tarikatı
Perş. Ara. 22, 2016 3:47 pm tarafından Admin
» OSMANLI DEVLETİNDE BEKTAŞİ TARİKATININ KAPATILMASI VE SONRASI GELİŞMELER
Perş. Ara. 22, 2016 3:43 pm tarafından Admin
» BİZİM SAYFAMIZ
Çarş. Haz. 15, 2016 8:05 pm tarafından Admin
» Zara AKDEDE (Cimilti) Köyü
Salı Mayıs 17, 2016 3:39 pm tarafından Admin